Kürt isyanlarını araştırırken Reşoyê Silo hakkında da bilgiler aktarmak istedik. Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak başlıklı makalemizde Reşoyê Silo hayatı, Reşoyê Silo isyanı ve Reşoyê Silo ağrı daği gibi bir çok konuya cevap bulabileceksiniz. Gelin hep beraber Reşoyê Silo kimdir? öğrenelim.
Birçîbûna Welatê Me Ji Têrbûna Welatê Xelqê Şêrîntir e (Ülkemizdeki açlık, yabancıların ülkesindeki tokluktan daha tatlıdır) sözünün Ağrı İsyanları liderlerinden Reşoyê Sılo’ya ait olduğunu, ilk olarak Ağrılı araştırmacı, yazar Nîhatê Agirî tarafından bulunup, teyit edildi.
İçindekiler:
Nîhatê Agirî’nin Ercişli Bekıranlılardan aktardığına göre, Ağrı İsyanı yenilgi ile sonuçlandıktan sonra, bölgede büyük katliamlar, kırımlar başlatılıyor. canını kurtarabilen çok az sayıdaki sivil halk ve savaşçılar, bir fırsatını bulup, İran’a ve Suriye’ye sığınır… İsyanın öncü kadrosunun, büyük bir bölümünün Suriye’ye ve İran’a sağ geçebildiği bilgisini alan Reşoyê Sılo’nun silah arkadaşı ve akrabası Memoyê Bedır, Reşoyê Sılo’ya şu teklifte bulunur:
“Reşo, Kürtlerin bütün savaşçıları Suriye’ye gitti, Suriye Kürtlere karışmıyormuş. Gel, bizde Suriye’ye gidelim”
Reşo, şu sözlerle Memoyê Bedır’ın teklifini reddeder::
“Birçîbûna welatê me, ji têrbûna welaltê xelqê şêrîntir e (Ülkemizdeki açlık, yabancıların ülkesindeki tokluktan daha tatlıdır) kim istiyorsa, gitsin. Ben tek başıma kalsam da, Rom’a karşı savaşacağım”
Reşoyê SiloReşo’nun cevabı karşısında çok duygulanan Memoyê Bedır, şu sözlerle Kürt Kahramanlık Tarihine adını altın harflerle yazdırdı: ”
“Serê me ji serê te çêtir nîne, emê heta mirinê li cem te bin (Bizim başımız, senin başından değerli değildir. Ölüme kadar, yanında olacağız)”
Ağrı İsyanı liderlerinden Reşoyê Sılo; Şeyh Sait direnişinden sonra gündeme gelen 1926 sürgününde Batı’ya gönderilmek istenmiş, o da Bekirê Qulîxan Ağa gibi beylerle birlikte dağa çıkmış. O günden sonra da bir daha Zilan Dağlarından inmedi. Zilan Direnişi vahşi bir katliamla sonuçlanınca, eşi Zeyno’nun öldürüleceğini hesap ederek onu da yanına aldı. Zeyno’da en az Reşo kadar cesaretli ve yiğitti. Devlet kayıtlarına göre Reşo 80 kişilik bir kuvvete sahiptir. “Dünya malı” ismi altında hareket etmişlerdir. Reşo adamlarıyla birlikte 1931’in kışına kadar direnir, Zilan bölgesi boşaldığı için Reşo’ya bağlı direnişçiler arasında açlık başlar. Bunun üzerine Reşo birkaç akrabasıyla karısı Zeyno ile Zeyno’nun iki kardeşini yanına alarak Tendurek Dağı yakınlarındaki Devetaş mevkine çekilir. Zeyno Kalkî aşiretine mensuptur…
Reşoyê Silo, Bekiran aşiretine mensuptu. Zilan’daki Çakırbeg Karakolu baskınına katılmış, pek çok çatışmada Nadir Bey’in yanında yer almıştı. Agirî (Ağrı) direniş merkezinin dağılması üzerine, yanındaki seksen savaşçıyla sınır boyundaki dağlarda varlığını sürdürür. Ancak, yanındaki savaşçılar üzerinde disiplini sağlamak, onların yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını sağlamak zorlaşır.
Bir gün Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak adamlarından bir grup, ihtiyaçlarının temini için gittikleri Aşê Gera’da (değirmende) tüm unlara el koyup getirirler. Bu durum çevre köylülerin tepkisine neden olur. Reşo, kalabalık adamlarıyla çok sorun yaşayacaklarını görür ve 4’er, 5’er kişilik gruplara ayırıp dağıtır.(1)
Reşo’nun grubunda Mihemedê Xalit, Emerê Xalit adlarındaki iki kardeş ile eşi Zeyno ve Zeyno’nun Kalkî Aşiretine mensup bir akrabası vardır.
Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak Reşo’nun Bêgirî-Erdiş arasındaki Devetaş mıntıkasında bir mağarada yaşadığını haber alan İbrahim Bey komutasındaki çok sayıda asker ile Milis Sidîqe Hesen Keçele’nin kardeşi Mistefa ve Reşo’nun akrabası olan Feto ile pek çok milis, mağaranın yanındaki köyü basarlar. Bu gelişmelerden habersiz olan Reşo, Emerle, Mihemedê Xalit adlı iki kardeşi yiyecek temini için köye gönderir. Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak Köyde bulunan güvenlik güçlerinin kurdukları pusuya düşen iki kardeş, çıkan çatışmada öldürülür. Köye gönderilen arkadaşlarının gelmemesi üzerine durumdan şüphelenen Reşo, akşam üzeri tüfeğini ve kamuflaj için kullandığı beyaz çarşafını da alarak köye gider.
Kesik başlar köylerde gezdirilir.
Reşo’nun köye geleceğini düşünen askerler pusudan çıkmazlar. Reşo kendilerine yaklaşınca ateş ederler. Reşo da kendini yere atıp ateşle karşılık verir. Bu arada karda görünmemek için beyaz çarşafını üstüne örterek gizlenir. Askerler Reşo’yu çembere alırlar. Açılan ateşlere Reşo’nun karşılık vermediğini gören İbrahim Bey, Reşo’nun akrabası Feto’yu gidip bakması ve yaşıyorsa teslim olmaya ikna etmesi için gönderir. Feto, Reşo’nun yanına gider. Reşo, akrabalık nedeniyle belki yardım eder diye Feto’nun yanına gelmesine izin verir. Ona, “Tüfeklerimiz aynı, benim tüfeğimin namlusunda mermi sıkıştı, tüfekleri değiştirelim” der.
Feto, ise aldığı görevi yerine getirmekten başka bir şey düşünmemektedir. Reşo’ya, çevresinin 200 askerle kuşatıldığını, teslim olmasını istemektedir. Reşo biraz diretse de, çaresiz kalıp teslim olmayı kabul eder. Reşo’yu o gece köyde tutan askerler, ertesi gün karısı Zeyno’yu yakalamak için Reşo’yla birlikte mağaraya giderler. Zeyno direnir. Ateş eder, teslim olmaz, Direnişçi karı koca arasında geçen diyalog, tarihteki örneklerle benzeşir:
Zeyno, Reşo’ya: “Reşo, hani sen ‘Emer ailesinin yiğidiyim, Ölürüm de teslim olmam!’ diyordun?” diye soran karısı Zeyno’ya şöyle seslenir: “Zeyno, ben teslim olmadım, kaderim beni teslim etti. Tüfek tutukluluk yaptı. Kaderimiz buraya kadarmış. Gel sen de teslim ol! “
Kocasının bu çağrısına itiraz etmeyen Zeyno teslim olmayı kabullenir. Askerler o an Reşo’yu öldürüp kafasını keserler. Gözlerinin önünde kocasının başı kesilen Zeyno, feryat eder, Reşo’nun cesedine kapanıp ağlar. O da öldürülüp başı kesilir. Kesik başlar köylerde gezdirilip teşhir edilir ve korku havası yayarlar.
Sonrasında Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak ve Zeyno’nun kesik başları, Ağrı şehir merkezine getirilip, 20 gün boyunca askeriye tel örgülerinin kazıklarına çakılır. Reşo gibi bir kahramanın başının o şekilde kazıklara çakılmasına gönülleri razı olmayan Ağrı halkı, birşeyler yapmak ister ancak, bölge katliam bölgesi olduğundan dolayı, halkta yoğun korku hakimdir. 20 günün sonunda, yaşlı bir Ağrılı, bir rütbeliye bir kaç koç vererek, onu Reşo ve Zeyno’nun kesik başlarını getirmeye ikna eder. Reşo ve Zeyno’nun kesik başlarını alan şahıs, başları bir yere gömer ancak nereye gömdüğünü, evlatları dahil hiç kimseye söylemez.
Reşo ve Zeyno’nun kesik başlarını, kazıklara çakılmış halde gören Ağrı halkı, günümüz de dahil, bir yurtseveri, devlete karşı dikkatli olması konusunda öğütlerken “Haj xwe hebe, Rom bê însaf e, wê pişta te jî mîna pişta Reşo bikutine dîwaran û serê te bikutine qazixan. (Kendine dikkat et, Rom insafsızdır. Senin de sırtını, Reşo’nun sırtı gibi duvarlara yaslar, başını kazıklara çakar)” sözleri ile gördükleri vahşeti özetlemeye çalışıyor.
Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak Yukarıdaki öğüt, ailesin de bir yaşlı mevcut olan, hemen hemen Ağrılının işittiği bir sözdür.
Yine Nîhatê Agirî’nin aktarımlarına göre: halk, o günlerde Reşo üzerine ağıt, kılam çıkaran Dengbêj’e, “Ev dengbêja, heft gurçik e, ji Romê natirse (Bu dengbêj, çok cesarelidir, Rom’dan korkmuyor)” deniliyordu. Reşoyê Silo Kimdir? makalemizden sonra ayrıca Ağrı Dağı Direnişi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Kaynak : Gilidax
Reşo Bir Destandır Dilden Dile Hep Yaşadı Yaşayacak
Yorum Yaz