Kürt aşk hikayeleri Cembeli ü Binevş, zembilfroş gibi hikayelerle ünlüdür. Bugün ise Mem u Zin Hikayesi hakkında detaylı bilgiler veren bir yazı ile karşınızdayız. Bu makalemizde Mem u Zin nereli, Mem u Zin hayatı ve Mem u Zin nasıl öldü? gibi bir çok konuya değineceğiz. Gelin hep beraber Mem u Zin kimdir? öğrenelim.
İçindekiler:
Memuzin kimdir, başlıklı bu yazımızda Kürt tarihinin dillere destan olan en önemli aşk hikayelerinden birinden bahsediyor olacağız.
Hikâyeden bahsetmeden önce birkaç bilgi vermek gerekir ise; Mem û Z’in ilk olarak 1692 yılında Kürtçe’nin Kurmanci lehçesi ile Ahmed-i Hani tarafından yazılan manzum edebi bir eserdir. Eser 2020 yılında Türkçeye Mem ile Zin ismiyle çevrilmiştir. Eser genel olarak birbirlerine âşık olan fakat kavuşma şansları bulunmayan iki gencin trajik hikayesinden bahsediyor.
Eserde anlatılan hikâye milattan çok öncelerinden günümüze halk arasında dolanıp durmuştur bu sayede ise mitolojik niteliğe sahip olmuş bir destan olarak da nitelendirilebilir. Mem u Zin Hikayesi yazılı edebiyat kaynaklarının arasına katan Ahmed-i Hani; çevresinden duyduğu, dinlediği bu destanı yaşadığı çağın yaşayış şekline göre şekillendirerek bir kalıba çevirmiştir.
Memuzin kimdir, Mem ve Zin çifti dillere destan bir aşk yaşamış olsalar da aslında hikayeleri kişilerden başka bilgiler de içermekteydi. Yaşadıkları aşk ve aşklarını anlatan bu hikâye aracılığıyla o dönemin sosyal, idari ve kültürel yaşantısı tasvir edilmiştir.
Mem u Zin Hikayesi Ahmed-i Hani suçsuzluğu, zayıflığı, çaresizliği ve doğruluğu Mem ve Zin’in kişiliklerinde toplarken; fitneciliği, iki yüzlülüğü, dalkavukluğu ve kötülüğü ise Beko karakteri üzerinden okuyucuya sunmuştur.
Ahmed-i Hani yazmış olduğu bu aşk hikayesinde; Kürt halkının arasında yaygın bir şekilde bilinen, yıllarca sözlü genelek aracılığıyla dillerden dillere aktarılan “Meme Alan Destanı”ndan esinlenmiştir.
Mem u Zin Hikayesi yıllar içerisinde mitolojik nitelikte kazanan bu destanın milattan önce yaşandığı, o zamanlardan bu zamana halk arasında uzun kış gecelerinde manzum anlatılar sayesinde geldiği bilinmektedir.
Memuzini kilisinin aşk hikayesini dinleyen halk bu hikâyeden bir hayli etkilenmiştir. Bu sebeple çok eski dönemlerde dillendirilen ve yaşanıldığına inanılan bu hikâye günümüze kadar gelmiştir.
Memuzin kimdir dendiğinde işte bu yanıt verilmelidir. Memuzmin Kürt halk destanlarından biri olan Meme Alan Destanından esinlenilerek yazılan bir aşk hikayesidir.
Mem kimdir, Cizre beyinin divan vezirlerinden birinin Tacdin adında bir oğlu vardır. Hikâyenin ana kahramanı olan Mem ise bu divan vezirinin oğlu olan Tacdin isimli adamın hem dostu hem de manevi kardeşidir.
Mem u Zin Hikayesi aslen Kürt olduğu bilinen Mem hikâyede sevdiğine bir türlü kavuşamamıştır.
Zin kimdir, Zin Cizre beyinin iki kız kardeşinden bir tanesidir. Mem u Zin Hikayesi Abisinin can ciğeri olarak anılan Zin’in abisi tarafından çokça sevildiği bilinenlerin arasındadır.
Hikâyede adı sık sık geçmesine rağmen esas karakterden ziyada yan karakterdir. Âşık olduğu Mem’e bir türlü kavuşamayan Zin en sonunda kahrından acı ve göz yaşları içerisinde hayatını kaybetmiştir.
Mem u Zin Hikayesi yaşandığı yer genellikle merak edilmektedir. Silvan, Cizre, Mardin gibi bölgeler aslında bu tür hikayelerle baya popülerlik kazanan iller arasında yer alır. Mem u Zin hikayesinin yaşandığı yer ise Şırnak Cizre ilçesidir. Kürt Edebiyatında önemli bir konumda yer alan Mem u Zin hikayesinin yaşandığı yer Cizredir.
Mem ile Zîn’in hikayesi herçek mi? Vakti zamanında bir Cizre Beyi yaşarmış. Bu Beyin adı Mir Zeynuddin’miş. Bu beyin, Zin ve Sitî adında iki tane kardeşi varmış.
Mem u Zin Hikayesi sitî uzun boylu, esmer iken Zin beyaz tenli bir kızmış. Zin ve Cizre beyinin arası bir hayli iyiymiş, bey iki kız kardeşi arasında en çok Zin ile anlaşır, sohbet eder ve vakit geçirirmiş.
Cizre beyinin divan Vezirlerinden bir tanesinin Tacdin adında bir oğlu varmış. Hikâyenin ana karakteri olan Mem ise bu Tacdin isimli kişini hem manevi kardeşi hem de dostuymuş. Kürt aşk hikayeleri üzerine meraklı olanlar ayrıca Siyabend ve Xecê adlı makalemizi de inceleyebilirsiniz.
Mem ile Zîn’in hikayesi’nin geçtiği bölge olan Botan bölgesinde Baharın müjdesi olarak da bilinen mayıs ayında eğlence ve bayram günleri düzenlenirmiş. Bu günlerde, yani Newroz günlerinde çoluk çocuk bütün Cizre halkı bölgenin Bey’i izin verdiği suretle bağlara ve bahçelere çıkarmış.
İşte, tam da o günlerden birinde Mem ile Tacdin, yöredeki geleneklerden birinin de etkisiyle kadın kılığına girerek şenliğe katılmışlar. Şenlik alanına gittiklerinde ise tıpkı kendileri gibi şekil değiştirerek sokağa çıkan iki kadınla karşılaşmışlar. Bu iki kadın ise Cizre Beyinin kız kardeşleri Siti ile Zin imiş.
Mem u Zin Hikayesi bu iki kadın Mem ve Tacdin’in tam tersine, erkek kılığına girmişler. Mem ve Tacdin erkek kılığına giren bu iki kadını gördükleri anda yere düşüp bayılmışlar. Kızlar kadın kılığına giren erkeklerin bayıldıklarını fark ettiklerini onları iyice bir inceleyip yanlarına yaklaşmışlar ve parmaklarına kendi yüzüklerini takmışlar ve yanlarından ayrılmışlar.
Mem ile Zîn hikayesi işte tam olarak bu noktada başlamıştır. Mem ve Tacdin ise bir iki saat sonra ayıldıklarında kendileri bir hayli sersemlemiş ve hasta hissetmişler. Mem’in parmağında üzerinde Zin yazılı bir mücevher olduğu fark eden Tacdin elini Mem’in parmağına doğru uzatmış.
Tam da bu esnada Mem ise Tacdin’in parmağında üzerinde Siti yazılı olan mücevheri fark etmiş. Tam da bu noktada parmaklarına kimlerin yüzük taktığını anlayan ikili karşı karşıya kaldıkları insanlarında kim olduğunun ayrına varmıştır.
Zinve Siti saraya geri döndüklerinde olayı dadıları Heyzebun’a anlatırlar. Dadıları bir süre sonra hekim kılığına girerek şenlik alanında bayılan Mem ve Tacdin’i ziyarete gider.
Dadı, Mem ve Tacdin’e Siti ve Zin’in de onlar gibi hasta hissettiğini söyleyerek yüzükleri geri ister. Tacdin yüzüğü hemen geri verirken Mem bunu reddederek, “ben bu yüzükle yaşıyorum” der.
Mem u Zin Hikayesi dadı yanlarından ayrıldıktan sonra Mem ve Tacdin yaşadıkları bu olayı arkadaşlarına anlatırlar. Bunun üzerine yüzüğü geri veren Tacdin için harekete geçilir. Cizre’nin önce gelen insanlarının aracı olmasıyla Bey’den Siti’yi Tacdin’e istemeye giderler.
Cizre beyi Tacdin ve Siti’nin evlenmesine izin verdiğinde yedi gün yedi gece boyunca süren bir düğün yapılır.
Tacdin ve Siti evlendiği zaman Tacdin’in sevmediği bir adam varmış. Bu adan aslen İran’ın bir köyünden olmasına rağmen Botan’da yaşamaktaymış, adı ise Beko’ymuş. Bu adam Cizre Beyinin kapıcısıymış.
Beko’dan hiç haz etmeyen Tacdin defalarca Cizre Bey’ine gitmiş ve Beko’nun kapıcı olmayı hak etmediğini belirtmiş. Cizre beyi her seferinde bu önermeyi reddederek Beko’yu yanında tutmuş.
Mem ile Zîn’in hikayesi’nin can alıcı noktalarından birisi de tam olarak bu esnada gerçekleşmiştir. Tacdin’in Siti ile evlendiğini öğrenen Beko Mem ile Zin’in evlenmesini istemediğinden Cizre beyine giderek, “Beyim Tacdin Siti ile evlendiğinde kız kardeşiniz Zin’i de sizden izin almaksızın Mem’e vermiş” demiş. Bunu duyan Cizre Beyi ise bir ant işmiş. Söylenene göre tam olarak, “Ant içerim ki Zin’i hiçbir zaman Mem’e eş olarak vermeyeceğim. Mem bir Kürt’tür ve ben bir kürde kız vermem.” Demiş.
Mem u Zin Hikayesi her ne kadar bey izin vermese de Zin ile Mem birbirlerini severlermiş. Bey’in ava çıktığı bir gün Mem Zin’i görmek adına sarayın bahçesine girmiş. Mem’i gören Zin ise heyecandan yere yıkılmış. Zin’i henüz fark etmeyen Mem ise gül ve reyhan tarhlarını izleyerek konuşmaya başlamış.
“Ey gül! Gerçi sen de nazeninsin | Ey gul! Eger tu nazenînî,
Sen nerde, Zin’in yüzünün rengi nerde | Kenge tu ji renge ruye Zîni
Ey sümbül! Gerçi senin güzel kokan var | Ey sınbıl! Eger heyî tu xweş bû
Reyhan senin için kara yüzlü olmuş. | Reyhan ji te bûyîne sîyehrû,
Fakat siz yârimin zülfüne benzemezsiniz | Hun ne ji misale zilfe yârin
İkiniz de arsız ve hercaisiniz. | Hun her du fızul u he zekarın
Ey bülbül! Gerçi sen de aşk adamısın | Ey bılbıl! Eger tu ehlê halî
Kırmızı gül mumunun pervanesisin | Perwanyê şem’ê werdê alî,
Benim bahtım da senin talihinden daha karadır | Bext’ê me ji talıê te reştir’.”
Mem sözlerini bitirdiğinde Zin’i görmüş ve kendisi de tıpkı Zin gibi yere çökmüş üstüne bir de bayılmış. O sırada avdan dönen Bey Mem’i bir abaya sarılmış bir şekilde bahçenin orta yerinde görmüş.
Yakalandığını fark eden Mem ise Bey’e dönerek, “Beyim, bilirsiniz ben hastayım. Dinlenirken canım sıkıldı biraz dolaşayım dedim. Sokaklarda gezinirken kendimi bir anda burada buldum.” Der. Beyin yanında duran Tacdin Zin’in bayıldığı yere bakar ve olayı anlar.
Mem u Zin Hikayesi bu noktada arkadaşına yardımcı olmak isteyen Tacdin Bey’i ikna ederek oradan uzaklaştırır ve divana doğru yürütür. Daha sonrasında ise evine gider ve karısıyla çocuğunu evden çıkartarak evini ateşe verir.
Bey’in dikkati Mem’den eve kaydığında Mem alanı terk eder Zin ise dadısı tarafından alınır. Böylece Tacdin arkadaşı ve arkadaşının sevdiğini kurtarmak adına evini feda etmiş olur.
Mem ile Zîn’in hikayesinde ilk zorluğun üstesinden gelmiş olunur. İlerleyen zamanlarda ise Beko yine bir oyun oynayarak Bey’i Mem ile satranç oynamaya ikna eder. Bey ile satranç oynamaya başlayan Mem ilk üç turu alır.
Mem’in iyi oynadığını fark eden Beko yine bir hinlik yaparak Mem’in yönünü değiştirir. Bakış açısına Zin giren Mem elinde olmadan gündüz hayallerine dalar bu sebeple dikkati dağılır ve Bey’e yenilir.
Mem’in baktığı yönü fark eden Bey ise olan bitenin farkına vararak Mem’i zindana attırır.
Mem ile Zîn’in hikayesi’nin en acı kısımlarından biri bu anda yaşanır zira yaklaşık olarak bir sene zindanda kalan Mem Zin’in hasretinden hastalanır ve zindanda ölür. Mem’in cenaze töreni yapıldığında törene katılma gafletinde bulunan Beko’nun sonu ise Tacdin’in ellerinden olur. Çünkü Tacdin Beko’yu gördüğü anda gidip öldürür.
Zin ise Beko’nın öldüğünde bir şiir dillendirir.
Ey izz ve temkinli vezir ve şah | Ey şah û wezirê izz-û temkin!
Lütfen inat etmeyiniz | Ez hêvî dikim ne kin înadê
Bu fesat’ın sebebi hakkında | Der heqqê vi menbeê fesadê
Çünkü cinler ve insanların, Allahın | Lewra ku xwedanê ins û canan
Yer ve göklerin yaratıcısı | Wi xaliqe erd û asimanan
Sevgiyi, sevgilileri verdiği gün | Roja ewî hubbe da hebîban
O zaman nefreti de rakiplere verdi | Hıngê ewî buxzê da raqiban
… | …
Biz kırmızı güller isek o bizim için bir dikendir | Em sorgulin, ew jibo me xare
Biz hazineyiz o bizim için yılandır | Em gencîn û ew jibo me mare
Güller dikenlerin gagasıyla korunur | Gul hıfz-ı di bin bi nûkê xaran
Hazineler de yılanlarla beslenir | Gencîne xwedan di bin bi maran
… …
Eğer ki o aramızda engel olmasaydı | Ger ew ne bûya di nêv me hail
Aşkımız da ne bozulur ne zail olurdu | Işqa me di bû betal û zail”(1)
Şiir yıllarca dillerden dillere dolanmıştır. Mem’in defin işlemleri tamamlandığında Zin günlerce mezarının başında durur ve durmadan sürekli ağlar ve ağlarken de ağıtlar yakar. Yaktığı ağıtlardan biri;
“Ey canımın vücudumun ve mülkümün sahibi,
Ben bahçe isem sende bahçıvandın
Senin bahçen (yani ben) sahipsizdir
Sen olmazsan bahçen neye yarar
Zülüfler, gözler kaşlar neyedir.Zülfümü tel tel çekeyim
Sonra yarim belki beni değişik görürsün
En iyisi mi hepsi yerinde kalsın
Hakk’a emanetimi teslim edeyim.”
Zin Mezarın başında ağlarken can verir. Kardeşinin bir mezar başında durmadan ağladığını gören Bey ise gider ve Mem’in mezarını açtırır. O esnada mezarın başında can veren kız kardeşine bakar. Ardından “Mem! Al sana yârin.” Diye bağırır. Mem u Zin Hikayesi makalemizin sonuna gelirken ayrıca Tarihte Kürt Sineması ve İlk Çıkan Kürt Filmleri başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Mem u Zin Hikayesi Hayatı Kimdir? – Mem u Zin Nasıl Öldü
Yorum Yaz