e
sv

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi

Kürtlerin tarihi hakkında bilgiler verdiğimiz sitemizde bugün Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi başlıklı makalemiz ile sizlerleyiz. Bu makalemizde Kürt Mitolojisi hakkında bilgiler verirken aynı zamanda Kürtlerde ateşin önemi, Kürtler ateşe tapıyor mu? ve Ateş Kürtler için kutsal mı? gibi soruların cevabını vereceğiz.
kürtlerde ateşin önemi
avatar

Kundir

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 1

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Kürtlerin tarihi hakkında bilgiler verdiğimiz sitemizde bugün Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi başlıklı makalemiz ile sizlerleyiz. Bu makalemizde Kürt Mitolojisi hakkında bilgiler verirken aynı zamanda Kürtlerde ateşin önemi, Kürtler ateşe tapıyor mu? ve Ateş Kürtler için kutsal mı? gibi soruların cevabını vereceğiz.

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi

Tüm toplumlar gibi Kürt toplumu da mitolojide ve hayat gerçeğinde doğanın elementlerinden farklı etkiler almaktadır. Kürt kültürünün temelinde ise bu elementler arasında başlıca güneş ve su hakimdir. Güneş, Kürtlerin kolektif bilincinde etkili olurken, sosyal psikolojisinde çok önemli etkilere sahiptir. Elbette bunun konum olarak yaşadıkları yerle de büyük bir ilgisi var. Zira Kürtlerin yaşadıkları coğrafya, bol güneş alan ve güneşin etkisi altında kalan coğrafyalardandır. Kürt toplumlarının yaşadıkları yerlerin iklimine baktığınızda güneş ve suy belirleyici rol üstlenmektedir.

Öte yandan bu bölgeler güneş alarak güneş yönetiminde olsa da, kış aylarında soğuk iklimlere sahip olan bölgelerdir. Bu açıdan Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın geneli kışın soğuktur. Dolasıyla da halk yiyeceğe, sıcak barınağa ve hayvan otlatabilmek için verimli otlaklara ihtiyaç duyar. Bu gereksinimler içinde su ve güneş şarttır.

Güneş ve su doğa elementlerin arasında bereket unsurları olarak tanımlanır. Mitolojide ve tarihte su ve güneş zenginliği olmadan zengin bir hayat süremeyeceklerini çıkarımlayan Kürtler, deneyimlerinde hem güneşi, hem de suyu bolca kutsamışlardır. Hatta İslamiyet öncesinde tanrılaştırmışlardır. Kısacası Kürtler tarih boyu güneş ve suya bütün canlılığın kaynağı olarak bakmışlardır. Herkes gibi onlar içinde güneşin doğuşu, yeni bir günün doğuşunu müjdeler ve umut kaynağı olur. İnsanlar, o dönemde güneş enerjisinin yaratıcı özelliklerini bilimsel olarak bilemeseler ve açıklama getiremeseler de deneyimleri onlara güneşin büyük verimini anlatmıştır.

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Kürt mitolojisinde güneş tanrısı; Mitra iken, su tanrısı ise dillere destan güzelliği ile; Anathia’ dır. Kürtlerin Zerdüşt kökünden gediğini göz önünde bulunduracak olursak güneş, Zerdüşt dininde de önemli bir yere sahipti. (Ahura Mazda =özelliklerinde yaratıcı güç Vohumanah Ameşa Spenta-Ölmez Azizler dünyaya mutluluk veren güneşin ışığıdır)

Kürtlerde Ateş’in Önemi

Ateş, Kürt kavimleri için tarih boyu kutsal bir mevhum olmuştur. Bunun temeli ise Medler’den kaynaklanır. Med kabilelerinden Maga’ların, eski dini Magiliktir ve Magilerde de güneş kutsal sayılırdı. Magalar, o dönem tanrıya kayıtsız şartsız teslim eğildi. Magalar, Magi sihirlerinden yararlanarak tanrıları etkileyeceklerini sanıyorlardı. Yaşam için gerekli olan aydınlığa ve ısıya kavuşmaları için, ateşler yakar ve güneşi taklit ederlerdi. Bu eylemleriyle tanrıları etkileyerek, sürekli güneşin doğmasını sağlayacaklarını sanıyorlardı. Bu yüzden Magalar gece – gündüz ateş yakardı.

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Zerdüştlerse, yaşamsal faaliyetlerinin zorlanmasından ötürü dinlerini yeniden düzenleyerek günün ihtiyaçlarına göre düzenlediler. Eski dinlerini tamamen dışlamasalar da koşullara göre bazı özellikleri yeni dine aktardılar. Ateşin güzelliklerini Mazdaizme entegre ettiler ve Ahura Mazda’yı; ışık ve ateş tanrısı olarak ilan ettiler. Ateş kulelerinde sürekli ateşler yaktılar, bu ateşe asla kimse dokunamaz ve onu kirletemezdi. Ateşin sürekli körükleyen bekçi, ateşi nefesiyle kirletmemek adına ağzı sürekli kapalı gezer ve eldiven takardı.

Kürtlerin Ateşi Kutsamalarının 2 Ana Nedeni

1- Ateş Kürtler için Güneşin yeryüzündeki simgesiydi

2- Güneş onlar için; ısınma, ışığından faydalanma, temizliğin, bilgeliğin sembolüydü ve kötülükleri ortadan kaldıran niteliklere sahipti.

Kürt toplumları eskiden de dönemsel ateşleri her yıl, aynı tarihte yakardı tıpkı Newroz da olduğu gibi. Zira Hayvancılık ve tarım döngüsü açısından mevsimlerin Kürt yaşamında önemli bir yeri bulunurdu. Bahar, diğer mevsimlere göre ayrıcalıklıydı. İlkbaharda doğa yeniden canlanır, insanlar karanlıktan kurtulur, kış mevsimindeki yokluklar ortadan kalkar ve toprak bereketlenirdi. O zamandan beri bile Kürtler, baharı kutlayarak ona ‘hoş geldin’ demek için büyük ateşler yakardı.

Kurban Ateşleri

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Yine ateş Kurban için de yakılırdı. Zerdüşt dininde kurban kesmek müsriflikti. Ayinlerde hayvan kurban edilmez, onun yerine ateşler yakılırdı. İç Anadolu Kürtleri bu davranış biçimini benimsemişti. Büyük sürüleri olmasına rağmen İslam dininin öngördüğü kurallara uygun hareket ederlerdi bu konuda.

Özel Kutlama Ateşleri

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Özel günlerde yakılan ateşin bereket getirdiğine ve kötülükleri savdığına inanılırdı. İnsanlar yaktıkları bu alevlerin üzerinde atlarlardı. Bunun sebebi; fenalıklardan korunmak, mutlu, sağlıklı bir hayat yaşamak ve günahlarından arınmaktı. Yine düğünlerde ‘sin sin’ ateşi yakarak üzerinde atlamak sık yapılan ritüellerdendi. Son yıllarda bu gelenek terkedildi. Yaşadığımız dönemde ateş, yalnızca 21 Mart Newrozlarında yakılıyor. Oysaki düğünlerde yakılan ateşin ayrı bir heyecanı olurdu. Kadınlar ve kızlar 3 etek giyer, gelinler sin sin ateşinin etrafında halay çekerdi. Rengarenk elbiseler ateşin parlak ışığına karışırdı. Topluca insanlar ateşin üzerinden türkü söyleyerek atlardı. İç Anadolu Kürtleri ateşi su ile söndürmenin uğursuzluk getireceğine inandığından ateşi kendi kendine sönmeye terk ederdi.

İnsanlar, öncelikle toplumsal ve kültürel ortamlarının, topraklarının ve köklerinin ürünüdürler. Bu nedenle medeniyetler uygarlığa geçse de geride kalan mitoloji; bu aidiyetin o dönemin üretim ilişkileri, gelenek – görenek, inanç ve kültürel yapılanmasını aktarır. Mitolojilerden aktarılan tanrı ve tanrıçalar, krallara ait efsanevi olaylar ya da efsanevi kahramanların öyküleri de böylelikle ortaya çıkar zaten. Tıpkı Kürt mitolojisinde yer alan Kürt kralı Nemrut – Hz. İbrahim efsanesi, Nuh tufanı, Gılgamış Destanı, Demirci Kawa mitosları gibi.

Batılı birçok araştırmacı yazar eserlerinde tarihe dayalı olan ekonomik, sosyal ve siyasi gelişmelerin, insanlığın ilk yerleşim bölgesi olan Mezopotamya topraklarında temellerinin atıldığından söz eder. Ardından çevre halkları dünyaya yayılır. Kürt ataları Guti’lerin bugünkü torunları Kürtler, atalarından aldığı güneş sevgisini ve Cudi dağında noktalanan tufan efsanesini de bu köklerden edinmiştir. Mezopotamya’ya yerleşen Hurriler, kültür ve sanat etkinliklerini Anadolu toplumlarıyla paylaşırken, Mitaniler de Anadolu – Mezopotamya arasında köprülük ederek uygarlık alışverişinde ve inanç kaynaşmasında vasıta olmuştur. Gutiler’in, devamında gelen Huriler, Mitaniler, Urartular, Medler bu devamlılığı sağlayan Kürt toplumlarıdır.

kürtlerde ateşin önemi

kürt mitolojisi

Kürtlerde Ateşin Önemi

Eski çağlarda insanların azgınlığı üzerine Tanrının insanlığı yok etmek amacıyla bir tufan gönderdiği sadece kutsal kitap Tevrat’ ta yazılı sanılırdı. Kürtlerde Ateşin Önemi Fakat yapılan kazılarda Asur kralı Asurbanipal’ ın kütüphanesinde bir tablet bulundu ve aynı hikaye bu tablette de yazılı çıkınca insanlar arasında büyük bir şaşkınlık yaşandı. Gılgamış destanının son bölümünde yer alan bu hikaye ölümsüzlüğü arayan Gılgamış’ a tufandan kurtulduğunda tanrılar tarafından ölümsüzlük hediye edilen Utnapiştim yani Nuh tarafından anlatılmıştı. Bu alandaki olayların en heyecan vericisiyse yapılan tarihi kazı çalışmalarında çıkarılan tabletlerin Filistin’ de değil, Mezopotamya’da bulunmuş olmasıdır.

Araştırmacı yazar ve tarihçi B. Hrozny’ nin düşüncelerine göre mitolojide tarih boyunca Mezopotamya’ dan Hindistan’a çok sayıda tanrı ve tanrıçalar ihraç edilmiştir. O dönemde Yunanistan ve Anadolu medeniyetlerini etkileyen coğrafya da Mezopotamya topraklarının ta kendisidir. Araştırmalara göre Anadolu uygarlıklarının genelinde ve bilakis Hititler’ de bulunan mitos ve ritusların çoğu yukarı Mezopotamya halklarından kalma inançlardır.

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Babil mitolojisinde ilk yaratılan insan “Lulu”dur. Zagroz dağlarının ortasında yaşayan ve dünyanın en eski devleti “Kammasi” krallığı egemenliği altında yaşayan bir Kürt aşiretinin adıdır aynı zamanda bu. Gılgamış’ın atası yani Tufan’ ın baş aktörü ise Sümerli Zisudra’dır. Babil karşıtı Utnapiştim yani Nuh, efsanelerde ise Nuh peygamber kralı olarak geçer.

Mitolojide ay tanrısı sin dir. Sin, sürekli Fırat nehri üzerinde dolaşır ve nehir suya doyar. Yazıtlara göre Harran, Sin’in yeryüzündeki vatanıdır. Yani Fırat nehri ve Sin vatan olarak Harran’ı seçmiştir. Sin’ in ünlü mabedinin kalıntıları da Harran ovasında bulunur. Kürtlerde Ateşin Önemi Ahdi Atik’in cenneti ise Van gölü kıyısında bulunan Aden’ de yer alır. Bu cennetten çıkan iki ırmağın Dicle ve Fırat oluşu, Babil’deki kuleden dört kartalın kanatları ile gökyüzüne çıkıp efsanevi Kürt kralı Nemrut’un tanrıyla savaşması, insanlık tarihinin bu yörelerde yani Mezopotamya’da başladığının açık bir kanıtıdır.

Kürtler’de Kutsal Bulunan Su Ve Ateş

Sonuç olarak görünüyor ki ateş kültü, Kürt mitolojisinin ürünüdür ve bu mit sonraki uygarlıklara da fazlasıyla esin kaynağı olmuştur.

Ayrıca Newroz efsanesininse Avesta ile büyük bir ilişkisi vardır. Newroz’un en önemli figürü sözünü ettiğimiz gibi ateştir ve ateş dinlerin önemli bir bölümünde kutsaldır. Zerdüştlerde ateş; iyinin koruyucusu ve özgürlük demektir. Yine efsaneye göre zalim Dahhok kralına karşı savaşan demirci Kawa’nın ateşi, Dahhok’a karşı kazanılan zaferde kullanmıştır. Sümerler, Mezopotamya’ da çok önemli uygarlıklar kurmuştur ve 21 Mart’a anlam yükleyerek bahar aylarının başlangıcında festival tadında geçen kutlamalarda tabiatın yeniden canlanışı şerefine büyük ayinler, törenler düzenlemiştir. Örneğin eskiden bu topraklarda bereket tanrısının her yıl dünyayı canlandırması ve yeniden doğuşu için farklı kutlamalar düzenlenirdi.

Yine o dönemde yaşam kaynağı olan suya da büyük bir saygı gösterilirdi. Suya karşı kutsallık algısı ve verme geleneği Gutiler’den başladı. Sonrasında da tüm Kürt toplumlarında aralıksız olarak günümüze dek sürdürüldü. Hatta Babil’ kralı Hamurabi, çıkardığı bir yasayla; “şayet bir kimse diğer bir kişiyi kötülemiş olurda, savını kanıtlayamasa, aleyhine suç isnat edilen kimse Fırat nehrine gitmeli ve sulara dalmalıdır. Eğer nehir onu alırsa, dava eden o kişinin evini alabilir ama Fırat o kimseyi suçsuz olarak gösterir, sağ bırakırsa, kötülük isnat eden ölmeli nehre dalmış olan kimse kendisini kötüleyen kimsenin evini almalıdır.” şeklinde bir ferman bile çıkartmıştır.

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi Yanı sıra Kürt uygarlığında akan suyu kutsamak ya da kurban sunma geleneği günümüzde de sürdürülüyor. Örneğin kırsal kesim Kürtleri su içerken yere çömelir ve sağ elle başını tutularak saygılarını gösterir. Kürt atalarının köklü gelenek ve göreneklerine bağlı kalarak köklerin kayba, asimilasyona uğramaması için Kürt mitolojisinde yer alan tarihinin berraklaşması, Sümerler’ in kökeni ve Mezopotamya’ya ne zaman /nasıl geldikleri iyice araştırılarak bu soruların yanıt bulması gerekmektedir.

okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Kürt Mitolojisinde Doğa Elementlerinin Önemi