e
sv

Sebeleşmek

Halimizden sık sık şikayet eden insanlar olarak zekayı yerli yerinde kullanma sorunumuz olduğu aşikar. Bu ülkede biz yaşıyoruz. Bizim yaşam alanımız. Zeka  bizim ama  zekaya karşı sergilediğimiz lakaytlık veya onu kullanmamak veya onu Allah’ın çizdiği sınırlar içinde değerlendirmemekten kaynaklanan şükürsüzlük ve bu şükürsüzlüğün karşılığı   olarak bize verilen” hırçın, azgın, engelleri yıkan bir sel.” Sel’in yerineacıtan bir yoksulluk, derin sevgisizlik, koyu bir bilgisizlik, ibretlik bir ahlaksızlık, taş gibi merhametsizlik, despot yöneticiler, akıl ve mantık dışı kanunlar, yıkıcı başarıszlıkları koyabilirsiniz.
sebeleşmek
avatar

Kundir

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Sitemizin yazarlarından Ferda Demirel Sebeleşmek yazısı ile tekrar ayet ve hadisler eşliğinde konuyu irdelemektedir. Bu makalede şükretme ve önceki kavimlerin yaşadıklarını kaleme almıştır.

Sebeleşmek

“Sebe’ halkına, oturdukları diyarda bir ibret dersi vardı. Onların meskenleri sağdan soldan iki bahçe ile çevrili idi. Peygamberleri kendilerine dedi ki: “Allah’ın nimetlerinden yiyiniz, içiniz. O’na şükrediniz. Ne hoş bir diyar! Ne iyi, ne müsamahalı ve bağışlayıcı bir Rab!(Sebe’ 15 )”

Sebe, eski çağlarda  Yemen’de yaşamış bir kabile. Sümer tabletlerinde ismi geçer; tabletin tarihi milattan önce 2500’e kadar uzanır. Kur’an ifadesiyle feyz ve bereket dolu sırt sırta vermiş beldeleri yönetirler ve bu beldeler arasındaki  ulaşımı kontrol ederler.(Sebe’18)  Muazzam bir medeniyet kurduklarını, şehirleştiklerini, ticaretle uğraştıklarını, peyzaj ve mimaride ileri gittiklerini, alt yapı hizmetleri ve ulaşımda mahir olduklarını, eğitim ve kültür seviyelerinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Hz. Süleyman’ın(as) tebliğiyle birlikte manen yükselişe geçtiklerine dair Kur’an’da deliler bulunur.   Özetle, maddi ve manevi zenginlik içindedirler. Yalnız, büyük bir sorun vardır; bu müreffeh hayatın ve ülkenin her ne kadar kontrolünü kendilerine vermiş de olsa bir Sahibi olduğunu unutmuşlardır. İnsanın Sahibini unutması ile mi başlar çürüme, yoksa çürüme ile birlikte insan Sahibini mi unutmaya başlar?(1)

Çürüme insanın zihnini ve kalbini en büyük hakikate- Yaratıcı’nın ve kanunlarının varlığı bilincine- kapaması ile başlıyorsa, Sebe’liler şükre davet edildiklerinde sırt çevirirler(Sebe’16)  Şükre karşı sergiledikleri bu umursamazlık neticesinde hırçın, azgın, engelleri yıkan bir sel eliyle cezalandırırlar ve ülkeleri “…meyvesi az ağaçlardan ibaret bozulmuş bahçelere çevirilir.” (Sebe’ 17) İbret alınması gereken bir süreç ve son.

Yaklaşık 5000 sene önce verilen öğüt bu sefer 20.yy sonu ile 21.yy başları arasında yaşamış bir Kürt aliminin kalemiyle bize sunulur. Enterasan değil mi? Farklı zaman dilimlerinde farklı coğrafyalarda yaşamış insanların ortak söylemleri var. Sizce bu neyi ispatlıyor? Allah diye bir varlığın olduğunu, kanunları olduğunu, kitapları ve seçilmişleri olduğunu kanıtlıyor.

sebeleşmek
Sebeleşmek

İyiler, seçilmişler, seçkinler, temizler hep benzer ilkeleri, erdemleri, bilgileri ve eylemleri hatırlatır insanlığa. Unutkan insana bu sefer Said Kürdi seslenir; Halık-ı Rahman’ın ibadından istediği en mühim iş, şükürdür. Furkan-ı Hakim’de gayet ehemmiyetle şükre davet eder. Ve şükür etmemekliği, nimetleri tekzib ve inkar suretinde gösterip “Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkar edersiniz?” fermanıyla, Sure-i Rahman’da şiddetli ve dehşetli bir surette otuzbir defa şu ayetle tehdid ediliyor. Şükürsüzlüğün, bir tekzib ve inkar olduğunu gösterir.(Şükür Risalesi, 364)

Evet, Allah kullarından şükür istiyor. Verdiklerini görmemizi ve O’nun istediği tarzda, yerde, miktarda, layıkıyla kullanmamızı istiyor. Dil ile nimetin sahibine teşekkür etmek yanında, bir nimeti O’nun istediği tarzda kullanmak da şükür.

Bir düşünelim mi bireysel ve toplumsal olarak sahip olduklarımızı? Örneğin; zekayı. Bireysel ve toplumsal zekayı nerede kullanıyoruz? Zekayı kullanırken bizi harekete geçiren motivasyon nedir? Birini kandırmak, bir hatayı kapatmak, bir suçtan kurtulmak, bir kötülüğü yaygınlaştırmak, bir beşerin düşüncelerini  yanlış olsa bile dayatmak, manipülasyon yapmak, alay etmek, gerçekleri tahrif etmek, yıkmak, düşmanlık gütmek, canlıları yok etmek, insanlık için tehlikeli bir virüsü icat etmek, ulusal seçimlerde hile yapmak, rakibini alt etmek için kusur aramak, çürüten bir kitabı yazmak veya zekayı hiç kullanmak ile mi şükürsüzlük yapıyoruz? 

Halimizden sık sık şikayet eden insanlar olarak zekayı yerli yerinde kullanma sorunumuz olduğu aşikar. Bu ülkede biz yaşıyoruz. Bizim yaşam alanımız. Zeka  bizim ama  zekaya karşı sergilediğimiz lakaytlık veya onu kullanmamak veya onu Allah’ın çizdiği sınırlar içinde değerlendirmemekten kaynaklanan şükürsüzlük ve bu şükürsüzlüğün karşılığı   olarak bize verilen” hırçın, azgın, engelleri yıkan bir sel.” Sel’in yerineacıtan bir yoksulluk, derin sevgisizlik, koyu bir bilgisizlik, ibretlik bir ahlaksızlık, taş gibi merhametsizlik, despot yöneticiler, akıl ve mantık dışı kanunlar, yıkıcı başarıszlıkları koyabilirsiniz. Üzerimize tüm ağırlı ile çöken her ne varsa, bizlerin Sebe’leşmesi  ile çağırdığı sel’lerden.

Peki ne yapmalı, sel’lerin her şeyi tahrip etmesini nasıl engelleriz? Cevabı siz verin.

Ferda Demirel – Kundir.net

Yazarın Diğer Yazıları :

Kürdistan Mücerredler Hareketi

Rojhilat’a Düşen Rahmet

İfade Özgürlüğü Ama Kimin İfadesinin Özgürlüğü

etiketlerETİKETLER
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Sebeleşmek