Aşiretler geçmişten günümüze kadar Kürtlerin bir arada tutunmalarını sağlayan en önemli toplumsal yapılanmalardan biridir. Kürtler arasında aşiretin öne çıkmasında sadece erkekler değil aynı şekilde aşiret kadınlarının da rolü büyüktür. Bizler Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme yazımızda kısaca aşiretlerin tarihi, izol aşireti, motti aşireti, doğunun en büyük aşireti, kürtçe aşiret ne demektir, aşiret kuralları, aşiret isimleri ve kürt aşiretleri hakkında bilgiler vereceğiz.
İçindekiler:
Modern çağda günden güne değerini yitiren değerlerden biri de şüphesiz aşiret kavramıdır. Devlet ve örgütler arasında aşiretler artık oldukça kısık bir ses çıkarmaya başlamış ve günden güne yok olmaya başlamıştır. Ulus devletlerin oluşuyla artık aşiretler varlığını yok etmiş ve toplumlar devletler veya örgütlerin peşinden gitmeye başlamışlardır. Eskiden güç ve kuvvet için kişiler aşiretlerin kucağına otururken günümüzde artık bunun yerini devletler veya örgütler yer almaktadır. Özellikle silahların sürekli değişkenlik göstermesiyle artık örgütler de yetersiz kalmış ve aşiretler benliğini tümüyle devletlerin eline vermişlerdir.
Artık insanlar kendilerini bir aşiret veya örgüt çatısı altında değil de bir devlet çatısı altında güvende hissediyorlar ve bu durum devletlerin ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha bizlere göstermiştir. Eskiden bu düzeyde silahlı araçlar olmadığı için bu ihtiyacı aşiretler kolaylıkla karşılamaktaydı ama uçaklar, füzeler ve güçlü silahların etkisiyle artık aşiretler bunların karşısında yetersiz kalıp yerini devletlere bırakmışlardır.
Fakat geçmişte aşiretlerin gücü bir devlet kadar hatta çoğu zaman devletten daha güçlü durumdaydı. İnsan sayısının silah sayısından daha önemli olduğu çağda aşiretlerdeki insan nüfusu elde ettiği güçle devletleri geride bırakmıştır. Fakat günümüzde artık insan nüfusundan ziyade silahların çeşitliliği önemli olduğu için aşiretler zamanla değerlerini yitirmişlerdir. Bugün Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme başlıklı makalemizde aşiretlerin geçmişi hakkında daha fazla bilgilere yer vereceğiz. Ve bununla beraber Türkiyenin en büyük aşiretlerinden birini de tanıtacağız.
İnsanlık tarihi, ilk çağlardan bu yana insanların en yakınındakilerle yardımlaşma ve dayanışma içerisine girerek örgütlü bir yaşam sergilediklerini, bu sayede doğanın koşulları ve daha uzaktaki insanlarla mücadele edebildiklerini kaydetmiştir. Bu yaşam şekli, farklı örgütlenme biçimleri olarak tezahür eder. Bu sosyal yapıların, kapsadığı bireyler bakımından en küçükleri ve yapı içi hiyerarşi bakımından en basit kurallara sahip olanları aile, ocak, kabile ve aşiretlerdir. Bu sosyal yapılara daha yakından bakmak Kars’daki toplumsal yapıyı daha iyi anlamak bakımından yararlı görülmektedir.
Aşiret aile ne demektir? Toplumun en küçük örgütlü yapısı ailedir. Kars’daki aile yapısı, son yıllarda yaşanan yoğun kentleşme hareketlerine kadar en az üç kuşağın birlikte yaşadığı bir yapıyı ifade etmekteydi. Büyük babanın egemen olduğu, baba ve babanın kardeşleri amcalar ile torunların birlikte yaşadığı geleneksel geniş aile, günümüzde yerini yavaş yavaş çekirdek aile yapısına terk etmektedir.
Tarım ve hayvancılığın azalması, ekonomik koşulların nispeten iyileşmesi, iletişim olanaklarının artması, teknolojik aletlerin köylere kadar girmiş olması geniş aileye olan ihtiyacı azaltmıştır. Değişen bu koşullarla birlikte aile yapısı da değişmekte, dede, nine, erkek çocuklar ve onların eşleri ile kardeşlerin çocukları artık aynı ev içinde yaşamak yerine ayrı evlerde çekirdek aile biçiminde yaşamayı tercih etmektedirler.
Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme başlıklı makalemizle aşiretleri tanıtmaya devam ediyoruz. Özellikle, ister köyde ister kentte olsun yeni evlenen genç çiftler, fırsat bulduklarında hemen aileden ayrı bir eve yerleşmektedir. Ancak bu dağılmanın yanında kardeşlerden en büyük erkeğin baba ocağında kalması, evden ayrılanların küçük kardeşler olması da çok yaygın bir adet olarak devam etmektedir.
Doğu toplumlarının neredeyse tamamında ve Anadolu’nun pek çok yerinde olduğu gibi Kars ve Iğdır ’da da ailenin reisi her zaman babadır. Karstaki kürt aşiretleri veya Iğdırdaki kürt aşiretleri hakkında detaylı bilgi için Türkiyedeki Kürt Aşiretler Listesi, Aşiret Nedir? Aşiretler Nasıl Oluşur? başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Türkiyenin en büyük aşiretleri hangileridir? Ocak, genellikle 6-7 kuşak öncesine dayanan ortak bir soydan gelen akraba ailelerin oluşturduğu toplumsal birimdir. Aynı ocaktan olmak hemen hemen 100 yıllık bir ortak geçmişe sahip olmak demektir. Aynı ocaktan gelen aileler hemen hemen her konuda birlikte hareket eder. Bu birlikteliği koruyan ve ocağı temsil eden kişi ise Aksakallı diye tabir edilen ‘Rihspi’dir. Rihspi, bir yandan ocağa bağlı aileler arası ilişkileri düzenleyip, mevcut ve muhtemel sorunları çözümlerken diğer yandan ocağı kabile ve aşiret düzeyinde temsil eder. Kars’ta ev yaşamından bir kesit;
Aşiretlerin tarihi nedir? Ortak bir atadan geldiklerine inanan, aralarında yaşam, inanç ve dil birliği bulunan aileler ve ocaklar topluluğudur. Aynı zamanda boy da denilen kabile, aşiretten daha küçüktür. Aşiretler birkaç kabilenin bir araya gelmesiyle oluşur. Kars’ta yakın dönemlerde yoğun biçimde yaşanan göç ve kentleşme faaliyetleri sonucu aşiret yapısı zayıflarken kabilecilik güçlenmektedir. Bunun başlıca sebebi aşiretin daha uzak, kabilenin daha yakın akrabalardan oluşmasıdır.
Aşiret kuralları nelerdir? Yukarıda ifade edildiği üzere, değişen koşullar aşiret yapısında kimi bozulmalar ve zayıflıklara neden olmuşsa da toplumsal yapı bakımından Kars ve Iğdır’ı Anadolu’nun diğer bölgelerinden ayıran temel özellik aşiret yapısının burada hala çok güçlü bir şekilde görülmesidir. Kars ve ığdır insanının aşiretine yönelik aidiyet duygusu bireysel meselelerde azalsa bile toplumsal ilişkilerde hala çok güçlü bir şekilde kendisini hissettirmektedir.
Bunu özellikle farklı aşiretlere mensup kişiler arasında kız kaçırma, hak gaspı, mera otlatma vb. konularda ortaya çıkabilen çatışmalı meselelerde görmek mümkündür. Öte yandan Kars bölgesinde uygulanan koruculuk sistemi buradaki aşiret yapısıyla belli oranda bir koşutluk taşıdığında göç etmeyen ve koruculuk yapan aşiretlerde aşiretçilik duygusu gelişmektedir.
Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme başlıklı makalemizle aşiretleri tanıtmaya devam ediyoruz. Bu durum, aşiretçiliğin yukarıda ifade edilen nedenlerle zayıflama eğiliminde olmasına karşıt bir durum oluşturur. Kısacası, aynı soydan gelen, dil, din, kültür, kan ve akrabalık bağlarıyla birbirlerine bağlı, bir başkanın yönetiminde göçebe veya yarı göçebe bir yaşam sürdüren insan topluluğu olarak tarif edilebilecek olan aşiretler kars ve ığdır ’da varlığını korumaktadır.
Kars ve ığdır insanının büyük çoğunluğu zayıf olsa da kendini bir aşiretin mensubu olarak görmekte, aşiretin iç kurallarına uyma mecburiyeti hissetmektedir. Kars ve ığdır ’da tarihi Botan beyliğinin bir tasarrufu sonucu oluşan aşiret birlikleri, aşiretler arası bağlar bakımından günümüzde de bir ölçüde varlıklarını sürdürmektedirler. Kurdistan ’daki en önemli aşiret birlikleri
(Kars ıgdır Ağrı erzurum Bitlis Bolgesindeki Aşiretleri)
#Redki #Motti #Badilli #Gelturi #Elyan #celali
(Malatya adıyaman Urfa Dersim bölgesindeki Aşiretler)
#Beritan #Drejan #Kejan #koçgiri #Badilli
Ertuşiler ve Pınyanışiler’dir. Ertuşiler on iki aşiretten oluşmaktadır. Bunlar; Hakkâri, Şırnak, Van ve Dıhok’ta yerleşik durumda bulunan Mamhuran, Şerefan, Gevdan, Alan, Ezdinan, Jırkiyan, Şidan, Helilan, Haviştan, Gıraviyan, Keşuri ve Mamedpiran aşiretleridir. Pınyanışiler dört koldur: Pınyanışi Bılecani, Zedani, Çemani ve Müsani. Hakkâri Çukurca’dan başlayarak Doğubeyazıt’a kadar meskundurlar. Botan bölgesinde en Bilinenlerinden Biri..
(Motti motki Motkan Boti) olarak bilinen Motti Aşireti Dır. Botan Beyliğine olan motti aşireti Şırnak ve Bitlis Bölgesinde varlık gösterirdi zamanla Doğu ve Güneydoğuya yayılmıştır Motti aşireti bilinen en son Ağası Hacı Musa Beg’dir. Bunların alt kolları ise Silehi, Hani, Kevıji, Kınarberoji, Bakuşani, Kızani, Masirüyi ve Pıranilerdir. Bu aşiretler 1500’lü yıllarda özellikle Safeviler’le yapılan savaş sırasında sınır boylarına yerleştirilmişlerdir.
Bu genel çerçeve içinde Hakkâri şehir merkezi ve merkez köylerinde Ertuşilerin değişik kollarından Gıravi, Gevdan, Mamhuran, Jırki, Pınyanışi ve Hani aşiretleri; Çukurca’da Pınyanışi, Keşuri, Nerveyi, Rekani ve Bervari aşiretleri; Yüksekova’da Dıri, Pınyanışi, Dostki, Oremari, Ertuşi ve Beyzade aşiretleri; Şemdinli’de ise Herki, Dıri, Gerdi, Dostki, Beyzade ve Mızüri aşiretleri “Malatya, Adıyaman Dersim Urfa’da” İzol, Beritan Drejan kejan Erzurum Ağrı Iğdır Kars’ta Redki Motti Badilli Gelturi Elya celaliler yaşamaktadırlar.
Her aşiretin başında yönetici olarak bir ‘aşiret ağası’ vardır. Ağanın danışmanları, ocak ve kabile başları olan ve Aksakallı diye tabir edilen “Rihspî”lerdir. Ağa, aşiretin bütününü ilgilendiren önemli konularda danışma meclisini toplar ve ona göre karar verir.
Ağa hem kendi aşiretinin bireyleri hem de başka aşiretlerin fertleri açısından saygındır ve kendisine yapılacak saygısızlık kavga sebebidir. Kentleşme ve modernleşmenin hızı, okuryazarlığın artması, ekonomik koşulların iyileşmesi, istihdam olanaklarının artması gibi gelişmeler ağalık kurumunun etkinliğini zayıflatmışsa da aşiret ağalığı Bölge’nin bütün aşiretleri açısından önemini korumaktadır. Ancak ağalık kurumunun özellikle seçim ve siyaset konularındaki bazı bölgelerde ağırlığı hayli azalmıştır.
Burada, aşiretler konusunda yapılan bu kısa değerlendirmeyi sonlandırmadan aktarılması gereken bir husus daha bulunmaktadır: Herhangi bir aşirete mensup olmayan veya bölgesi belli, ağası belli olup da aynı kan bağından gelmeyen insanların durumu.
Doğu ve güneydoğu bölgesinde bir topluluğun aşiret olarak kabul edilebilmesi için üç koşulun gerçekleşmesi gerekir:
1) Topluluğu oluşturan aile ve ocakların aynı atadan gelmesi,
2) Topluluğun, herkes tarafından bilinen belirli bir yerleşim bölgesinin olması,
3) Topluluğun diğer aşiretler tarafından aşiret olarak kabul edilmiş olması.
Doğu ve güneydoğu ’da bu koşullardan ilki dışındakileri yerine getiren aşiret türevi yapılar da bulunmaktadır. Örneğin Sılehiler, Marunisiler, Pırosiler, Bayi, Guzereşi ve Satiler bunlara örnek verilebilir. Bu toplulukların bölgeleri ve liderleri bellidir. Ancak topluluğu oluşturan aile ve ocaklar bakımından aynı soya dayanmazlar. Aşiret yapılarının daha güçlü olduğu daha eski dönemlerde sorun oluşturabilecek böyle bir durum bugün modernleşme ve kentleşmenin beraberinde getirdiği nisbî rahatlama nedeniyle aşiretler arasında sorun olmamaktadır.
Günümüz koşullarında sınırları daha keskin, iç yapıları daha kuvvetli aşiret yapıları bile çözülmeye yüz tutmuşken başka toplulukların, klasik aşiretleşme sürecinden daha başka ihtiyaçlarla giriştikleri bir çeşit ‘kültürel aşiretleşme’ süreci mevcut aşiretleri rahatsız etmemektedir.
Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme devamında aşiretleri tanıtmaya devam ediyoruz. Bu kültürel aşiretlerin yanı sıra birçok yerde hiçbir aşirete mensup olmayan, ataları değişik yerlerden göçmüş aileler, ocaklar da bulunmaktadır. Bunlara Begzadeler, Seyyidler, Mollazadeler ve Şeyhzadeler de eklenebilir. Bu tür yapılar da kendilerine yakın olan aşirete intisap edip yaşamlarına devam ederler. Motti aşireti hakkında detaylı bilgi için Motti(Mutki, Motan) Aşiretinin Tarihi Süreci başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Tarihçi Araştırmacı Yazar : EMRAH ŞAKİ
Aşiretlerin Tarihi ve Aşiretçilikte Modernleşme
Yorum Yaz