İmam Şafii Hayatı hakkında bilgiler verdiğimiz bu yazımızda İmam Şafii Şiirleri, İmam Şafii sözleri ve İmam Şafii talebeleri hakkında tüm bilgilere ulaşabileceksiniz. Şafii mezhebinin kurucusu İmam Şafii kimdir hep beraber bu yazıda bilgilere erişeceğiz. Ayrıca Kürtlerin ekseriyetinin bağlı olduğu mezhep olan Şafii mezhebinin kurucusu İmam Şafiinin hocası kimdir gelin beraber öğrenelim.
İçindekiler:
İmam Şafii Biyografisi | |
---|---|
İmam Şafii Hakkında Genel Bilgiler | |
İmam Şafii Gerçek Adı : | Ebû Abdillâh Muhammed b. İdrîs b. Abbâs eş-Şâfiî |
İmam Şafii Doğum Yeri : | 767 Gazze |
İmam Şafii Ölüm Yılı : | 19 Ocak 820 Kahire |
İmam Şafii Çocukları : | Fatma bint Al-Shafi‘i, Zeinab bint Al-Shafi‘i, Mohamed Al-Shafi’i |
İmam Şafii Mezar Yeri : | Mısır İmam Şafii Camisi |
İmam Şafii Alanı : | İslam fıkhı |
İmam Şafii İkameti : | Harameyn, Yemen, Bağdad, Kahire |
İmam Şafii Mesleği : | İslam bilgini |
İmam Şafii Kürt mü? | |
İmam Şafii kökeni hakkında detaylı bilgi bulunmamaktadır.
|
|
İmam Şafii Kimdir? | |
Şafii, İslam hukuku bilgini. Şafii mezhebinin kurucusudur.
|
Şafi bir İslam hukuk bilgini olarak bilinir. Şafi mezhebinin de kurucusu olarak bilinir. İmam Şafii Hayatı doğumu 767 Gazze olarak bilinir Ölümü ise 19 Ocak 820 Kahire olarak geçer. Şafi geçmiş dönemlerde adından sıkça söz ettiren ve günümüze yaptıkları ile gelen önemli bir bilgindir. Geçmişin tarihinde de izleri hala vardır. Bir İslam bilgini olarak her zaman anılmıştır. İslam fıkhı konusunda da özellikle geniş bir bilgi ve tecrübeye sahiptir.
İmam Şafii Hayatı boyunca genel olarak ikamet ettiği bölgeler arasında Harameyn, Yemen, Bağdat ve Kahire vardır. Yaşamı genelde bu alanlarda geçmiştir. Ancak yaşadığı bu alanlarda ve coğrafi bölgelerde de etkisi azımsanmayacak kadar fazla olmuştur. İnsanları İslam konusunda aydınlatmayı bilmiş bir bilgindir.
Şafi donanımlı bir bilgin olarak hayatını idame ettirmiştir. Her zaman aldığı derslerin ve eğitimin de üstüne katarak bir gelişme yaşamıştır. Yani tek bir kaynaktan beslenmemiştir. Aldığı her bir bilgiyi de kendi içinde sentezleyip ona göre İslam’da bir etkinliğe ve role sahip olmuştur. Okuduğu kaynaklar ve aldığı dersler neticesinde çok gelişmiş bir bilgin olmuştur.
İmam Şafii Hayatı kendisi bu anlamda birçok kişiye de ilham olmuş bir bilgin özelliğini de taşır. Özellikle ortaya koymuş olduğu her bir öğreti çok kapsayıcı ve çok gelişmiş içeriklere sahiptir. Bu anlamda ön plana çıkan bir bilgin olmuştur.
Şafi’nin genel hayatı ve eğitim hayatı da çok kapsayıcıdır. Şafi’nin asıl adı Muhammed Bin İdris Bin Abbas’tır. Kendisinin dedesinin dedesi de Şafi dir. Kureyş kabilesinden ve sahabeden olduğu için Şafii ismi ile anılmıştır. Hicri 150 senesinde Gazze’de doğmuştur. Hicri 204 yani 54 yaşında iken de vefat etmiştir. Kabri ise Kurafe mezarlığındaki türbede yer alır. Doğumdan çok kısa bir süre sonra babası vefat etmiştir.
İmam Şafii Hayatı annesi ise o daha 2 yaşında iken asıl memleketi olan Mekke’ye götürmüştür. Orada büyümüştür. Tam yedi yaşına geldiği zaman Kuran’ı ezberledi. Çok küçük yaşlarda iken Mekke’de tanınmış olan alimlerden dersler aldı. Onların öğretilerinin verildiği medreselere gitti. Şafi’nin genel hayatı ve eğitim hayatı her zaman dolu dolu geçmiştir. Önemli alimlerin vaazlarını da bir öğreti olarak almıştır.
Tüm almış olduğu bu dersler ileriki yıllarda ona katkı sunmuştur. Özellikle büyüyünceye kadar her önemli alimden ders alıp onun öğretilerini dinlemiştir. Tüm bunları hafızasında tutup kendisi sentezlemiştir. Yapmış olduğu sentez ile herkesin rahat bir şekilde anlayacağı bir öğretiyi ortaya çıkarmayı başarmıştır. Bilgi alma açısından çok donanımlı bir alimdir
Bugün onun öğretileri hala konuşulur ve hala birçok yerde denk gelinir. O her zaman kapsayıcı olacak şekilde öğretiler ortaya atmıştır Yani ayrıştırıcı değil her zaman birleştirici olan bir yanı olmuştur.
Eğitim hayatının incelikleri çok fazla vardır. Öncelikle Arapçayı öğrenirken onun inceliklerini de hesaba katarak öğrenmiştir. Ayrıca sadece Arapçayı değil Arapça’nın genel edebiyatını da öğrenmiştir. Yani Arapça’yı öğrenirken detaylı bir öğretiyi hayatına katmıştır. Böylece Arapça daha detaylı ve kapsayıcı bilgilerini ona sunmuştur. Bu yolla Arapça ile daha önceden İslam hakkında bilmediği incelikleri de öğrenme fırsatını elde etmiştir.
Her açıdan kendisi için kapsayıcı bir eğitim hayatı geçirmiştir. Arapçanın inceliklerini öğrendikten sonra Hüzeyl kabilesine gitmiştir. Bu hususta: “Ben Mekke’den çıktım. Çölde Hüzeyl kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasihi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke’ye döndüğüm zaman, birçok rivayet ve edebiyat bilgilerine sahip olmuştum.” demiştir.
Eğitim hayatının incelikleri kapsamında özellikle her kabile ile de etkileşim kurmuştur. Okuyup öğrendiklerini her zaman paylaşan ve yayan bir yapısı olmuştur. Hem öğreti hem de dil bakımından ön plana çıkan bir kişi olmuştur. Oldukça kapsayıcı bir bilgindir.
Hüzeyl kabilesine gittikten sonra onların şiirlerinde de etkisi çok olmuştur. Şafi gittiği her yerde etkisi olan bir kişi olmuştur. Yani insanları etkileyebilen ve insanlarla bilgilerini paylaşan bir yapıya sahip olmuştur. Bu hususta bugün birçok kabile için ön plana çıkan bir yapıya sahiptir. Daima toplulukları ayrıştıran değil her zaman birleştiren yapısı ile de dikkat çekmiştir.
İmam Şafi mezhebinin özellikleri alanında öncelikle Kuran’a yakın olması ile bilinir. İmam şafi Hadisçi ve Nakil Ehli olarak kabul edilir. Yani hadisleri başkalarına en iyi anlaşılacağı şekilde aktarıp açıklayan kişidir. Birçok kişinin hadisler konusunda aydınlatıcı olmasında da etkisi çok büyük olmuştur. Özellikle insanların yanlış bir bilgi almalarından sakındığı için bu görevi yerine getirmiştir.
İmam Şafii Hayatı hatta bir kaynakta da kendisi şöyle demiştir: “Kur’an’da kesinlikle yabancı kelime yoktur”, buna delil olarak da Kur’an’ın anlaşılsın diye apaçık Arapça ile gönderildiğini söyleyen ayeti (Yusuf: 2) göstermiştir. Özellikle Kuran açısından her zaman kapsayıcı bir yapıda olmuştur. Kuran ne aksettiriyorsa sadece onu alıp halka duyurmuştur.
İmam Şafi mezhebinin incelikleri arasında özellikle verilmiş olan bir bilginin yanlış aktarılmasının önüne geçmek her zaman önemli olmuştur. İmam Şafi de buna dikkat ederek bilgilerini herkesle paylaşma gereği duymuştur. Kendisi okuma ve anlama konusunda birçok kişiye göre aydınlatıcı bir zekaya sahiptir. Bu sayede de okuyup anladığı hadisi şerifi de en doğru olacak şekilde aktarmıştır.
İmam Şafii meşhur talebeleri her zaman doğru bilginin peşinde olmuştur. Kimisi dini bilgileri yanlış aksettirip yanlış anlaşılmalara da neden oluyor. Bu ise çok büyük bir kargaşaya neden olabilir. İmam Şafi bunu gözeterek bilgilerini aktarmıştır. Tüm bunlar ise İmam Şafi mezhebinin yaygınlaşmasına vesile olmuştur.
İmam Şafii Mezhebi hakkında bilgiler nitekim Sahâbenin sünnet anlayışını konu edinen bir araştırmada, sahabenin sünnet anlayışıyla ilgili olarak, zâhirî (lafzî ve şeklî), fıkhî ve ictihâdî olmak üzere üç temel yaklaşım sergiledikleri vurgulanmaktadır. Tâbiûnun sünnet anlayışının konu edinildiği bir başka çalışmada ise, tabîun neslinin sünnete zâhirî ve fıkhî/ictihâdî olmak üzere iki tür bir yaklaşım sergiledikleri ortaya konulmuştur. Yaptığımız inceleme ve araştırmalara binâen, Şâfiî‟de de sahâbe ve tabîun neslinde olduğu gibi hadislere/sünnete zahirî ve fıkhî bir yaklaşım sergilediği ancak temel ilke olarak zahirî yaklaşımı benimsediği, ileride değineceğimiz değerlendirmelerden de açıkça anlaşılacaktır. Kısacası, Erul‟un da ifade ettiği gibi, Hz. Peygamberin söz ve davranışlarına zahirî yaklaşım sergileyenlerin, sahabenin geneli içinde istisnaî bir eğilim arzederken, Hz. Peygamberin vefatından sonra giderek güçlenmiş, tabiûn nesline intikal ederek neticede onlar bu yaklaşımlarıyla, hem Ehl-i Zâhir‟in hem de yalnızca senedi esas alan ve böylece sahih gördüğü rivayetlere tesilm olan bazı salt hadisçilerin selefi haline gelmişler, onların bu anlayışlarının temelini oluşturmuşlardır. Dolayısıyla zahirî yöntem ve yaklaşımların sistemli olarak yerini almasının merkezinde Şâfiî‟nin çabaları ve düşünceleri bulunmaktadır.
Şu halde genel manada araştırmacıların hadisleri/sünneti, lafız eksenli ve mana eksenli yaklaşımlar5 olmak üzere ikili bir değerlendirme ve yaklaşımda meseleyi ele aldıkları gözlemlenmektedir. Ancak bunların dozu ve oranı her alim ve fakîhte aynı düzeyde olmayıp farklılık arzedebilmektedir. Bu da onların genel olarak lafza mı yoksa manaya mı ağırlık veren bir yorum ve ictihad yöntemine sahip olduğunu yansıtmaktadır. Her insanın dolayısıyla her alimin her hususta, aynı tavrı sergilemesi oldukça güçtür. Bu durumun, İmam Şâfiî için de aynen geçerli olduğunu söylemek mümkündür.
İmam Şafii 20.01.820 yılında Mısır’ın başkenti Kahire’de vefat etmiştir.
İmam Şafii kabri Mısır’da İmam Şafii camiisinde yer almaktadır.
İmam Şafi’nin eserleri öğreti bakımından oldukça fazladır.
İmam Şafi’nin eserleri özellikle çok donanımlı ve kapsayıcı bir yapıya sahiptir. Yani eserleri bilgi bakımından çok donanımlı bir alt yapıya sahiptir. Bu kapsamda ön plana çıkan birçok eseri günümüzde hala kaynakça olarak kullanılıp okutuluyor. Bugüne gelmiş olan bu eserler bilgi bakımından bizlere büyük oranda kaynak ve katkı sağlıyor. Özellikle günümüzde birçok soruya bu eserlere bakıp gerekli yanıtı bulmak da mümkün oluyor.
Eserlerin her biri İmam Şafii Hayatı tarafından yazılmış olan ve tamamen onun bilgilerinin içeren bir yapıya sahiptir. Bu yüzden çok kapsayıcı ve anlaşılır bilgiye bir arada ulaşmak artık mümkün. İslam açısından derleyip topladığı çoğu bilgi bu kitaplarda yer alır. Üstelik açıklanması ve doğru açıklaması yapılması gereken hadislere de bu kitaplardan ulaşmak mümkün. Bugün birçok kişi bu kitaplar vasıtası ile ne doğru bilgiye ulaşmıştır. İmam Şafi kaynakları ve eserleri ile siz de tanışıp bilgi dağarcığınızı genişletebilirsiniz. Kürtlerde medrese anlayışı için ayrıca Kürt medreseleri hakkında bilgiler başlıklı makalemizi de inceleyebilirsiniz.
İmam şafiiden ibretlik hikayeler paylaşacağımız İmam Şafii Hikayeleri başlığı altında İmam Şafii’nin ibretlik kıssalarına değineceğiz. Dİni hikayeler arasında yer alan imam şaffi hikayelerini gelin hep beraber okuyalım.
İmam Şafiî hazretlerinin (ö.204/820) has talebelerinden İsmail el-Müzenî rh.a. anlatıyor:
İmam Şafiî bizleri ilm-i kelâma dalmaktan men ederdi. “Allah’ın birliğine iman olan tevhid ile ilgili aklıma takılan bir soruyu en iyi giderecek kimse Şafiî’dir.” diye düşünmüştüm. Yanına gittim. Mısır mescidindeydi. Huzurunda diz çöktükten sonra dedim ki:
– Tevhid hususunda gönlüme bir mesele takıldı. Bilirim ki kimsenin senin kadar ilmi yok. Benim bu meseleyi çözmeme yardımcı olur musun?
Şafiî bu sözüme kızdı:
– Sen nerede olduğunu biliyor musun? Bu (takıldığın) yer, Allah’ın Firavun’u suda boğduğu yerdir (sen de içinde boğulacağın konulara dalma)! Sana Rasulullah’ın bu hususu soruşturmayı emrettiği haberi mi ulaştı?
Dedim ki:
– Hayır ulaşmadı.
– Semada kaç yıldız olduğunu biliyor musun?
– Hayır.
– Onlardan bir yıldızın cinsini, doğuşunu ve batışını, neden yaratıldığını bilir misin?
– Hayır.
– Yaratıklardan gözünle görüp durduğun bir şeyin mahiyetini bilemiyorsun da, onu yaratanın ilmi hususunda (bilmen gerekmeyenleri) konuşacaksın, öyle mi?!
Sonra bana abdestle ilgili bir mesele sordu. Cevabında hata yaptım. Dört yönüyle ayrıntılarından sordu. Hiçbirine doğru cevap veremedim. O zaman dedi ki:
– Günde beş defa muhtaç olduğun şeyin ilmini bırakıyorsun da, Yaratıcı’nın ilmi hakkında kendini zorluyorsun! Eğer bu mesele gönlünde vesvese ve takıntıya yol açarsa Allah’a yönel ve O’nun Kur’an’daki şu sözlerine kulak ver:
‘İlâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O rahmandır, rahimdir… Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah’ın gökten indirip de ölü haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah’ın birliğine) birçok delil vardır.’ (Bakara, 163-164)
– Yaratan hakkında yaratıklardan delil çıkarıver. Aklının ermediği ilme kendini zorlama.
Ondan sonra ben kelâm ilmini bırakıp fıkıh ilmine yöneldim.
Zehebî, Siyeru A’lami’n-Nübela (Beyrut 1990), 10/25-26, 31-32
İmam şafii şiir sözleri hakkında bilgilere aşağıda yer vereceğiz. İmam Şaffinin aşk üzerine yazdığı şiirlerin yanı sıra İmam Şafii kader üzerine de şiirler yazmıştır. Gelin hep beraber imam şafii şiirlerine bakalım. İmam Şafiinin en önemli şiirlerinden biri de kader şiiridir. Ayrıca imam şafiinin en bilinen şiiri dua olarak da bilinir.
Aklın karışırsa iki konuda
Yorarsa seni zihnin
Doğru olanı mı
Yoksa arzuyu mu seçeceksin
Bırak arzularını
Zira arzu edilen şeyler
Nefisleri ayıplanacakları yere sevk eder. (1)
* Bu şiir bazı kaynaklarda Ali b. Ebi Talib’e de nispet edilir.
Gün gelir yalnız kalırsan
De, bir gözetleyen var üzerimde
Hiçbir şey gizli kalmaz, O’na her şey aşikar
Bir an bile habersiz kalır Allah zannetme
Vallahi öyle bir gaflete daldık ki
Yetişti bize günahlar, günahların üstüne
Keşke Allah bağışlasa geçmişi
Mağfiret dileyebilsek, tövbeyi nasip etse
Görmüyor musun bugün hızla geçmekte
Yarın bakabilenlere çok yakın görünmekte (2)
Hayret ediyorum; Nasıl isyan edilir Allah’a
Bile bile nasıl yüz çevirir münkirler O’ndan.
Halbuki Allah’a şahitler vardır, sonsuza dek
Her hareketten ve her sükûndan
Bir belgesi görünür O’nun her şeyde
O belgeler delildir vahdaniyete.(3)
Duayla alay eder, onu küçümser misin
Dua nelere kadir, nereden bileceksin
Gecenin okları hedefi şaşmaz ama
Zamanı vardır
Ulaşır yerine saati dolduğunda
Rabbim istemezse tutar okları
Kaderin hükmü varsa, açar yolları. (4)
İstediğin olur, istemesem de istediğim olmaz,
Sen istemezsen
Kulları yarattın ilmine göre
O ilimde koşar, genç yaşlı ile
Kimisi bedbahttır, kimisi mutlu
Kimisi güzeldir, kimisi çirkin
Kimini yalnız bırakır, lütfedersin kimine
Kimine yardım eder, kimini bırakırsın
Kendi hâline. (5)
Elbisen güzel olsun elinden geldiğince
Erkeklerin süsüdür güzel elbise
İnsanlar, izzet ve ikram görür onunla.
Tevazu olsun diye kaba giyinmekten vazgeç
Saklayıp gizlediğin meçhul değildir
Allah’a O’ndan korkup haramdan sakınırsan
Yeni elbisenin zararı olmaz sana.
Eski elbisen ise yüceltmez seni Allah katında
Sen günahkâr bir kul oldukça. (6)
Güzel bir sabırla açılır çıkış yolu,
Allah’ın işlerinde gözettiği kimseler
Görür kurtulduğunu.
Dokunmaz hiçbir eza, Allah’ı tasdik edene
O’ndan kim ümit ederse
Allah, ümit ettiği yerde. (7)
Yakut El-Hamevi anlatıyor: Bir adam İmam Şafii’nin yanına gelip kâğıda yazılı şu beyiti gösterdi:
Mekke müftüsüne sor Haşimoğulları’ndan
Aşkı kavurursa ne yapar insan?
İmam Şafii bu satırların altına şu beyiti yazdı:
Sevgisini tedavi eder, sonra aşkını gizler
Boyun eğip kadere olanlara sabreder.
Kâğıdı getiren adam yazılanları alıp götürdü. Daha sonra kâğıdı yeniden getirdi. Kağıtta bu kez şunlar yazılıydı:
Sevgisini nasıl tedavi edebilir ki
Tutkusu genci öldürmektedir
Her gün yudum yudum
Kederi içmektedir.
Bunun üzerine Şafii şu cevabı yazar:
Eğer sabretmezse başına gelenlere
Onu ancak ölüm kurtarabilir. (8)
İmam Şafii Hayatı hakkında bilgiler verdiğimiz bu makalemizi okuyan kişiler ayrıca Said Nursi Hayatı başlıklı yazımızı da inceleyebilirler.
İmam Şafii Hayatı Kimdir? – İmam Şafii Eserleri Talebeleri
Yorum Yaz