e
sv

Ceninlerin Haklarını Kim Koruyacak?

“Dediler ki: “Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz sargılar içindedir (kapalıdır). Kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Sen (dinine göre) amel et, biz de şüphesiz (kendi dinimize göre) amel ederiz.”
ceninlerin haklarını kim koruyacak?
avatar

Kundir

  • e 1

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

“Evet, onları hak ve hikmetle, ciddi maksat ve gayelerle yarattık, ama onların çoğu bunu anlamazlar.”(Duhan,39)

Ceninlerin Haklarını Kim Koruyacak?

İnsan haklarını savunduğunu iddia eden yerli ve uluslararası kurumlar ve hak ihlallerini gündem yapması ile tanınan basın yayın organları savundukları tezler dikkate alındığında ne kadar samimiler?  Yandaş olan ve aktarılan kaynaklarla statüko ve bağlı adaletsizlikler sistemini devam ettirmeyi kendilerine vazife edinmiş olanlar ayrı bir yazının konusu olacak. Hedeflediğim kanat, muhalif söylemler geliştirir gibi görünen, Batı destekli ve ağızlarından hak(?) menşeili terimleri düşürmeyenler.

Benim de birkaç toplantısına gittiğim Uluslararası Af Örgütü sosyal medya hesabında   “Kolombiya’da kadınların 24 haftaya kadar olan gebeliklerini sona erdirebilme hakkını(!) elde ettiklerini” büyük bir memnuniyet içinde paylaşmış. Akabinde benzer çizgide olan gazeteler de haberi “zafer” şeklinde lanse etmiş. Gebeliklerin “kadın iradesi” ile sonlandırabilmesi “Yeşil Dalga” hareketinin uzun zamana yayılan mücadelesinin(!) sonucuymuş.

Bogota Belediye Başkanı “Oy kullanma hakkından sonra bu karar, kadınların tam ve eşit şekilde hayata katılmaları için tarihi bir başarıdır(!)” derken; Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) yöneticisi “Kolombiya’da kadın hakları hareketi için tarihi bir zafer(!)” ve  “Kadınlar ve kız çocukları kendi bedenleri hakkında karar verebilmeli. Kolombiyalı yetkililer artık onları cezalandırmak yerine bedenleriyle ilgili özerk kararlarını tanımak zorunda(!)” beyanlarında bulunmuş( Gazete Duvar, Kolombiya’da Kürtaj Hakkı Zaferi, 22-02-2022)

Yayınlanan raporlar ile kadınların kürtaj olurken karşılaştıkları zorluklar da kamuoyuna sunulunca cenin cinayeti hem vicdanlar karartılarak hem zihinler bulandırılarak meşrulaştırılmış. Evet, insanoğlunu bir yanlışa cevaz vermek için hazır hale getirmek o kadar zor bir iş değil! Yakın tarih ve günümüz bunun örnekleri ile dolu. Çoğunluğun, güçlünün, kurumların, devletlerin, basın yayının, bilimin savaş, soykırım, zorunlu göç ettirme, yoksulluk, kölelik, eşcinsellik, etnik kimlikler, idam cezaları, işkenceler, emek sömürüsü gibi mevzularda negatif anlamda katkısı çoktur. Katkısı çok tabiri de hafif gelir, bizatihi insanlık için felakete vesile olacak işleri başlattıkları, o işleri tüm aygıtları ile besleyip, büyüttükleri ve kitleleri peşlerinden sürükledikleri hakikattir.(1)

Kürtler bilirler neler yapıldığını, yaptırıldığını, değil mi? Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin egemenlik kurduğu topraklarda dünyanın gözünün içine baka baka bu kadar katliam, hapis, işkence, dil ve kültür yasakları nasıl yapıldı? Bu vicdansızlık kimin eseri? İstedikleri anda lider deviriyorlar, unutmayalım. Devletlerin İçişleri bahanesi de öne sürülmeden çürütülmüş olsun bu cümle ile. Demem o ki; bir etnik kimliği ve ulusu nasıl ki öldürebiliyorlar, ceninleri de öyle öldürebiliyorlar. Zihniyet aynı zihniyet, şimdi kadın bedeni ve çocuklar üzerinde tepinmek istiyor.

Evet, kendi bedeninde nefes alan bir varlığın hayatına müdahale etme hakkını(!) kendilerinde bulmuş bir kadın zihniyeti ve hareketi ile karşı karşıyayız.  Sömürgeci devletlerin kendilerine dünyada egemenlik kurmak amacıyla yerlileri ortadan kaldırma zihniyeti  ile bu tarz bir kadın hareketi arasında bir fark göremedim. Siz?

ceninlerin haklarını kim koruyacak?
Ceninlerin Haklarını Kim Koruyacak?

Sömürgeci ve güçlü olan annedir. Cenin ise sömürülen ve zayıf olandır. Sömürgeci/anne kendi düzeni için sorun olacak canlı türünü ortadan kaldırıyor. Medeniyetin insan hakları kavramı içine cenin dahil edilmiyor. Ölçünüz nedir yahu? Size göre kim insan? Hadi insan değil, tek hücreli bir canlı, bir nesne, bir eşya; yok edecek misiniz? Neden yaşaması ve var olması için seferber olmuyorsunuz da illa ki tahrip etme, ortadan kaldırma, göz önünden kaçırma hedefiniz var ?  

İnsanın aklı almıyor; cinayeti hak ve cinayeti meşrulaştırabilmiş olmayı da zafer olarak tanımlıyorlar.  Said Kürdi bu medeniyet için ne demişti; gaddar ve sefih.  Başka ne demişti? Benliği ve bencilliği besliyor; hiçbir ölçü tanımadan hayattan lezzet almayı öğütlüyor. Nefsi besledikçe besliyor. Öyle ki bir cenine bu dünyada yer açılacak, bunun aracı dahi olmak istemiyor kadın. Kendi rahatı keyfi için bebeğini öldürecek.  O kadına sunulan ideal hayat içinde nikahlı veya nikahsız bir veya birkaç erkekle birlikte olmak sunuluyor. Olur da doğanın kanunu devreye girer de hamile kalırsa, kadın istemediği için bu planlanmamış gebeliği sona erdirebilecek.

Sanki hayattaki her şeyi planlıyoruz ve her başımıza gelen iyi veya kötü şey planlarımızın sonucu?  İddiamı şahsi hayatımdan örnek vererek desteklemek isterim: Mesela, 2 hafta önce Terörle Mücadele Şubesi’nde ifade vermek benim planlarım dahilinde değildi; o başkasının planıymış ve ben buna kat-lan-dım. Binlerce mevzu var kat-lan-dı-ğım. Hepimizin var. Bu senin hayatın, senin iraden, hayatını kontrol edebilirsin gibi iddialar o yüzden boş. Kapılmayın bunlara.

Evet,  başı okşana okşana kadına neler yaptırılıyor? Bakın! Senin bedenin, senin hayatın, senin iraden ey kadın(!)Hakikaten öyle mi? Bu vahşete onay vermek senin iradenin sonucu mu?

 Kadınlara bir de bebek bakmanın, tek ebeveyn olmanın zorluğu konusunda telkinlerde bulunuluyor ki vicdanı iyice sükut etsin. Bu da mı olmadı; şimdi sırada “Ama savaşlar, katliamlar, yoksulluk, tecavüzler, göçler vb. var. Şimdi onu dünyaya getirirsen daha çok acı çekecek” hileli önermeleri ile sağdan yaklaşılıyor ki “Acı çekmesin, dünyaya gelmesin ve ölsün “e teslim olsun. Ah kadın, ah! Sağdan, soldan, önden, arkadan, içten, dıştan, yukarıdan ve aşağıdan geliyorlar, dikkat et.

Jale’yi hatırladım birden. Seküler ve evli bir arkadaşım. Defalarca kürtaj oldu. Eşi çocuk istemiyormuş; planlanmamış gebelikleri onun baskısı ile sonlandırırdı. Gözlerindeki o kederi kelimelerle tarif edemem. Sefahatin esiri olmuş eşi arkadaşlarıyla uçak kaldırıp, Uzak Doğu ülkelerine ahlaksızlığın dibini yaşamak için giderdi. Dışarıdan gayet göz dolduran bir ailenin yaşadığı manevi zelzeleler. Sahi bu mu  istediğiniz ve önerdiğiniz medeniyet? Şahsiyetsiz kadın mı istiyorsunuz?

Eşine direnmeyen kadın! Eşinin sağladığı refahı kaybetmemek için bebeklerini öldüren kadın. Refah için eşinin çapkınlıklarına(!) göz yuman kadın.  Kadın iradesi mi var burada? Yine erkek baskısı var. Ayrıca erkeğin sağladığı imkanlara teslim olmuş zayıf kadın profili var.

Bu aile modeliniz, öyle mi? Sizin eseriniz bu erkek! Bakın! Ya da tipik bir Müslüman aileyi mi örnek vereyim; “Üç aylar olmasaydı ben kürtaj yaptıracaktım. Ay bu kız üç aylar yüzü hürmetine yaşadı.” Bakın bu Müslüman profili de sizin eseriniz.  Üç aylar dışında cinayet işlemek serbest mi? Böyle din mi olur? Ve kendi kızının yanında ve bizlere bunu söyleyebilecek kadar da şuursuz . Cinayeti normalleştirmiş kafasında.

Bazılarının mülteci haklarını savunduğum zaman kurduğu cümle aklıma geldi; muhtemelen yine kuracak olan olur. “Al evinde besle!”  Siz hiç sorumluluk almayın, bebeklerinize de ben bakayım yani? İlişki yaşayan siz, lezzet alan siz; bedelini de ben ödeyeyim? Oysa ki amaç sizin sorumluluk sahibi insanlar ve yetişkinler gibi hareket etmenizi sağlamak.

Dört koldan insanoğlunu esir almış; vaadi adalet, hak, refah, aydınlık, gelişmişlik ve medeniyet olan ama bunları tesis etmekten çok uzak duran bu düzenin bir parçası olmak istemiyorum, ben!  Ben insanım ve kadınım. İnsanlığımın ve kadınlığımın içini İslami evren tasavvuru dolduruyor, sizler gibi değilim. Fussilet 5.ayet “Dediler ki: “Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz sargılar içindedir (kapalıdır). Kulaklarımızda bir ağırlık, bizimle senin aranda bir perde vardır. Sen (dinine göre) amel et, biz de şüphesiz (kendi dinimize göre) amel ederiz.” ne güzel ayırıyor bizleri birbirimizden değil mi?

İnsanın kendi bedenine, kendi bedenindeki canlıya, hayatındaki partnere, bir ilişkiden beklentilerine, hayatın bebekten kaynaklı zorluklarına ya da hayatın bebekten kaynaklanmayan zorluklarına bakışı sizinkilerden öylesine farklı ki! Adalet terazisi öylesine hassas ki tecavüz sonucu ortaya çıkmış gebelikte dahi, cenine “insan” muamelesi yapan bir tasavvur var.  Siz tecavüzün bedelini bebeğe ve anneye ödetiyorsunuz.

Nasıl mı? Failin hümanizm adı altında yaşamasını istiyor ve ucuz cezalar ile ona resmen kol kanat geriyorsunuz. Öte yandan; olayda hiçbir sorumluluğu olmayan cenini kürtajla bu dünyada barındırmıyor ve anneyi de bebeğinin katili yaparak düzeni koruyorsunuz. Sahi çözebiliyor musunuz?  Neresi adil bunun? Cenin bedel ödedi ve mağdur olan annesi.

Evet, düzenin insan hakları kavramları, kurumları, cezaları, yardımları, basını, mesajları, kitlesi, bilimi…artık neyi varsa, sorgulanmalı.

Ne diyordu ayet: “…Onlar batıla meyledince, Allah da onların kalplerini hakkı kabul etmekten, hakka meyletmekten uzaklaştırdı. Öyle ya, Allah yoldan çıkmakta direten bir güruha hidayet etmez, onları, emellerine ulaştırmaz.” (Saff, 5)

Ferda Demirel – Kundir.net

Yazarın Diğer Yazıları :

Kürdistan Mücerredler Hareketi

Rojhilat’a Düşen Rahmet

İfade Özgürlüğü Ama Kimin İfadesinin Özgürlüğü

Sebeleşmek

Saidi Kürdi Perspektifi : Bir Kürdün Dilinden Kürt İslam Alimleri

Pîvok

Zarvekırın Medeniyeti(!)

Yol İnşa Etmek

etiketlerETİKETLER
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI

Sıradaki içerik:

Ceninlerin Haklarını Kim Koruyacak?