Kürt halkı medeniyet olarak çok iyi seviyelere gelmişlerdir, Fakat Kürt Tarihinin yanlış anlatılmasından ötürü Kürtler bir türlü tam anlamıyla tanınmamışlardır. Bizler Kürtlerin Geçmişten Günümüze Tarihi başlıklı makalemizde Kürtlerin tarihteki önemi hakkında bilgiler verip, Kürt edebiyatı ile Kürtçe şiirler üzerine konuşacağız. Bununla beraber Kürt dinleri ile zerdüştlük hakkında bilgiler makalemizde bulmanız mümkündür.
İçindekiler:
Kürt tarihine geçmeden önce Kürt sözcüğünün kökeni hakkında bilgi vermek gerekiyor. Böylece konu hakkında daha detaylı bir bilgi yolundan doğru fikir ve görüşler elde edebilirsiniz. Kürt adının sözcük kökenine gelecek olursak bu köken oldukça eskiye dayanmaktadır. Genel olarak uzmanlarca kabul edilen görüş, Kürt sözcüğünün Sümer kökenli bir sözcük olup adının “Kur” kökenli olduğu iddia edilmiştir. Kürtlerin Geçmişten Günümüze Tarihi sümer kökenli Kur sözcüğü ise günümüz dilinde “dağ” anlamına gelmektedir. Buna ek olarak “Di” eki ise bir şeye olan aidiyeti ifade eder. Dolayısı ile bugün günümüzde var olan Kürt sözcüğünün kökeni anlamının “Dağın İnsanı” ya da “Dağa Ait” olduğu kanısında uzmanların ortak bir görüşü vardır. Kısacası sizlere şunu özetleyebiliriz ki, anlamı “Dağ Halkı” olan Kürt sözcüğünün kökeni M.Ö 3000’li yıllara kadar dayanmaktadır.
Tüm bunların en büyük kanıtına gelecek olursak da bunun en büyük kanıtı, o zamanlar içerisinde insanlar topluluklarına veya başkalarının topluluklarına bir ad verirken, o toplulukların hangi coğrafyada yaşadığına veya o toplulukların yaşam biçimlerine göre toplulukları adlandırırlardı. O zamanlar içerisinde Kürtlerin bu coğrafyada binlerce yıl boyunca dağlarda yaşadığını ele alacak olursak, bu adın kökeninin buradan geldiğini anlamak çok zor olmayacaktır.
Orta Doğu coğrafyasının en eski halklarından biri olan Kürt halkı, günümüz Türkiye güney doğusunda bulunan Toros dağları ve İran ve Irak dan geçen Zagros dağları arasında yaşamış olan ve halen de yaşamını sürdürmekte olan bir ırktır. Kürt ırkının yaşamakta olduğu bu bölge tarih içerisinde “Kürdistan” veya “Kuzey Mezopotamya” olarak anılmıştır. Bugün herkesin Kürt ırkı olarak bildiği Kürt halkı, Avrupalılar tarafından 7.yüzyıl’dan itibaren Kürt olarak anılmaya başlanmıştır. Geçmişte M.Ö ki Kürt kavimlerinin varlığı Mezopotamya coğrafyasında yaşayan birçok kavimde görülmektedir. Bilinmeyenler bir kenara bu kavimlerden en bilineni ise hepimizin okulda tarih kitaplarında gördüğü Urartu kavmidir. Kürtlerin yaşadığı bu coğrafyayı düşünecek olursak bu coğrafya yazının bulunduğu, ilk tekerleğin icat edildiği, ilk teleskopun yapıldığı, ilk kez matematik alanında önemli çalışmaların olduğunu görmekteyiz. İlk kez tıpla ilgili terimlerin ortaya atıldığı, ilk tapınağın, diplomasi ilişkilerinin ve barış antlaşmalarının olduğu coğrafya olduğundan dolayı bu coğrafyada yaşanan bu gelişmelerin hepsinde Kürtlerin emeğinin olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Birçok eski tarihçi ve coğrafyacı Kürtlerin eski tarih içerisinde birçok beylik, krallık ve devlet kurduğundan söz etmektedirler. Tarih içerisinde kurulan beylik, devlet ve krallıktan bazıları ise şöyle: “Subaru krallığı, Guti krallığı, Komagene krallığı, Korduene krallığı, Sophene krallığı, Adiabene krallığı” Kürtlerin kurmuş olduğu krallıklardan bazılarıdır. Bunların tarih içerisinde pek bilinmeyip konuşulmamasının nedeni ise çok eski tarihlere dayanması ve başka coğrafyalara etki etmemesidir. Genel anlamda Kürt tarihine ayna tutan tarihçiler ve bazı belgeler roma ve yunan kaynaklı olmaktadırlar. Onun dışında Anadolu, Mezopotamya ve İranlı kaynaklarda Kürtlerin tarih içerisindeki yerinden söz etmektedirler.
Bu ırkın konuştuğu dil ise “Kürtçe” dilidir. Kürtçe dili ise dil ailesi olarak “Avrupa-Hint” dil ailesi içerisinde bulunmaktadır. Bu dil ailesi içerisinde İran grubu dil ailesinde bulunan Kürt dili, aslında İran grubundaki Kuzey batı dilleri içerisinde bulunmaktadır. Kürt dilini bugün günümüz dünyasında ortalama 20-25 milyon insanın konuştuğu düşünülmektedir. Ayrıca bazı dilbilimcilere göre Kürtçede 100 binin üzerinde sözcük olduğu düşünülmektedir. Kürt dilinin yaşına gelecek olursak da bu dilin Kürt dilbilimcilerin düşüncesine göre 1500 yıllık bir kökeni olduğuna inanılmaktadır. Günümüzde ise Kürtçe dili içerisinde birçok Arapça ve Farsça kökenli sözcük barındırmaktadır.
Kürt edebiyatı hakkında öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, bilinen Kürt edebiyatı sadece İslam sonrası Kürt edebiyatıdır. Bunun dışında İslam öncesi Kürt edebiyatına dair herhangi bir bulgu söz konusu değildir. Genel anlamda ilk başlarda Kürt anlatısından oluşan Kürt edebiyatı sözlü olarak yayılmıştır. Aslında bu sözlü edebiyat bugün halen Kürt halkı tarafından sürdürülmektedir.
Kürt edebiyatı sözlü ve yazılı olmak üzere 2 çeşittir. Sözlü edebiyatın geçmişi binlerce yıl öncesine kadar dayanıyor. Yazılı edebiyat ise 1000 yıl öncesine kadar dayanıyor. Kürtlerin Geçmişten Günümüze Tarihi Kürtler Müslüman olduktan sonra yazılı edebiyat örnekleri gelişmeye başlamıştır. Ünlü müfessir Alusi’nin görüşüne göre Kürtlerin bir bölümü Hz. Muhammed döneminde Müslüman olmuşlardır. Fakat Kürt edebiyatı ilk yazılı örneği ortalama 1000 yıl önce Hemadani Baba Tahir İran ülkesi sınırları içerisinde Arap alfabesi ile Kürt dilinde yazmıştır. Kürtçenin oldukça eski bir lehçesi olan kurmançi lehçesinin de oldukça güçlü yazılı eserleri mevcuttur.
Kurmançi lehçesi ile yazılan önemli Kürt yazarlarından bazıları şunlardır:
Tüm bunlara ek olarak verilebilecek bir diğer bilgide şu’dur: Kürt edebiyatında 20.yüzyıla kadar olan tüm eserler şiire dayanmaktaydı. Fakat daha sonra ortaya çıkan Klasizm akımı ile birlikte daha farklı tür ve konularda eserler oluşturulmaya başlanmıştır. Kürt edebiyatında Hikaye’nin başlangıç tarihi ise 1920’li yılların ortasına dayanmaktadır. İlk yazılı Kürt hikayesi ise Irakta yayınlanan Cemil Saib’in “Rüyamda” adlı hikayesidir. Bu hikaye Şeyh Mahmut’un iktidar olduğu zamandaki sosyal yaşamı konu alır. Yıl 1930’lara gelindiğinde ise hikayeler konu kaynaklarını genel olarak Folklorik konulardan almakta idiler.
Günümüz dünyasında Kürtler bilindiği üzere çoğunluğu Müslüman olarak bilinmektedirler. Bunun ekseriyetinde Hıristiyan, Yahudi ve Zerdüştlük dinine mensup Kürtlerde bulunmaktadır. Peki, asıl merak edilecek soruya gelecek olursak Kürtler Müslüman olmadan önce genellik olarak hangi dine mensup idiler? Kürtlerin Geçmişten Günümüze Tarihi bu sorunun yanıtı kesin olarak bilinmemekle birlikte bazı görüşlerce Kürtlerin İslam’dan önce toplumun genel bir kesimi olarak Zerdüştlük dinine mensup olabileceklerini belirtmektedirler. Araplardan sonra Müslüman olan ikinci kavim ise yine Kürtlerdir. Ünlü müfessir Alusi’nin görüşüne göre, Kürtlerin küçük bir kısmı daha Hz. Muhammed zamanında iken yavaş – yavaş Müslümanlaşmaya başlamıştır. Şu anda Kürtlerin içinde çok küçük bir kesim olarak Hıristiyan, Yahudi ve Zerdüştler bulunmaktadır.
Hiç kuşku yok ki yöresel Kürt mutfağı tüm Türkiye’yi etkisi altına almıştır. Buna ek olarak yurt dışından Türkiye’ye turistik amaçlı gelen birçok turiste sunulan bu mutfak herkes tarafından çok ilginç bulunmakla birlikte, bu yöresel lezzetleri yiyenlerin tatlarını damağında bırakmıştır. Hadi şimdi gelin ve bu tatların ne olduğunu hep birlikte öğrenelim. “Yeşil Mercimekli Bulgur Pilavı, Patates Sulusu, Tirşiya Tehlihev, Tirşiya Kelema, Jaji(cacık), Lahmacun, Çiğköfte, Kebap, Pazı Kavurması, Keşkek, Keledoş, Pekmez Bulamacı, Kavut, Kaz Lokması, Şeker Lokum, Paluze Tatlısı, Zıngil Tatlısı, şıliki Tatlısı.(vb.)” Bunlardan Kebap, Lahmacun ve Çiğköfte bildiğiniz üzere ülkemizde oldukça popülerdir. Ben sizlere bilinmeyen bir başka favori olabilecek iki yemeğinde tarifini ülke genelinde her yöre tarafından beğenilmektedir.
Kürtlerin Geçmişten Günümüze Tarihi
Yorum Yaz