Erivan radyosu sanatçıları hakkında bilgiler verdiğimiz yazılarımızda bugün Kürtlerin Tanınması Erivan Radyosu’yla Başladı makalesi ile karşınızdayız. Bu makalede Erivan radyosu şarkıları başta olmak üzere Erivan müzikleri hakkında bilgilere de ulaşabileceksiniz.
“Kavalın Miri” Egîdê Cimo, kavalının tınısıyla Kürtlerin kültür ve sanatlarının yok sayıldığı günlerden bu yana, Kürt ezgilerini dünyaya ulaştırmaya devam ediyor…
“Kavalın Miri” Egîdê Cimo, kavalının tınısıyla Kürtlerin kültür ve sanatlarının yok sayıldığı günlerden bu yana, Kürt ezgilerini dünyaya ulaştırmaya devam ediyor. Çocuk yaşta kamıştan yaptığı kavalıyla müziğe başlayan Egîdê Cimo, o yılların tek sesi olan Erivan Radyosu’ndan Kürt müzisyenleri halkıyla buluşturmayı başardı. Köy köy dolaşarak dengbejleri bulan Egîdê Cimo, yıllar boyunca hem kavalıyla onlara eşlik etti, hem de onların seslendirdiği eserlerin kayıt altına alınmasını sağladı.
Kürt ezgilerini, çocuk yaşta kendi eliyle yaptığı kavalıyla dünyaya duyuran Egîdê Cimo, ilerleyen yaşına rağmen ilk günkü aşkla kavalını üflüyor. Kürt halkını önemli dengbejleriyle birlikte Erivan Radyosu’nda müzik yapan Cimo, Kürtlerin dünya çapında tanınmasının Erivan Radyosu sayesinde olduğunu belirtiyor. Aram Tigran Konservatuarı’nın yılsonu etkinliği için Diyarbakır’da bulunan Egîdê Cimo, müzik aşkını ve “Kavalın Miri” olarak tanınma sürecini DİHA’ya anlattı. “Kavalın Miri” sözlerine başlamadan önce kendisi için her şeyden önemli olan ve şifreli kutuda sakladığı düdüğünü çıkartarak, birkaç şarkı çalmaya başladı. Van sürgünü olarak Ermenistan’a yerleşen ailesi nedeniyle Erivan’ın Çobankêre köyünde dünyaya gelen Egîdê Cimo, o köyün şimdi Erdeşen olarak bilindiğini ve Van’da yaşayan ailesinin köy olarak oraya göçmesinden sonra 1932 yılında dünyaya geldiğini belirtiyor.
Küçüklüğünden itibaren müziğe büyük ilgi duyduğunu dile getiren Egîdê Cimo, ilk kavalla tanışma öyküsünü şu şekilde anlatıyor: “Köyümüzün çevresinde düğünler yapılıyordu, bu müzik çok hoşuma gidiyordu. Köyümüzün kenarında bulunan Çemê Reş’te kamışlar vardı. Ben bir kamış koparıp bağladım, üzerinde delikler açtım. Üfledim ve ses çıktı. Bunun üzerine ben dedim ki, artık müzik yapacağım. Bizim evimiz köyün diğer evlerinden biraz daha yüksekteydi. Düdüğün sesi çok güzel yayılıyordu ve ben çalınca köylüler duyuyordu. Ben küçüklüğümde sarıydım. Dama çıkıp çalmaya başladığımda ‘Kejo rabû bangê’ (Sarı çalmaya başladı) deyip bizim evin etrafında toplanmaya başlıyorlardı ve ben her gün konser veriyordum.”
‘Kürtlerin tanınması Erivan Radyosu’yla başladı’
Uzun zaman bu şekilde kaval çaldığını dile getiren Egîdê Cimo, Dengbej Şamılo Beko ile tanıştıktan sonra onun grubuyla birlikte gezdiğini ve düğünlere gittiğini belirtti. 1955 yılında Kürt halkının tarihinde önemli bir yere sahip olan ve onların sanatlarını dünyaya duyuran Erivan Radyosu’nun açılmasıyla birlikte burada çalışmaya başladığını ifade eden Egîdê Cimo, ilk olarak Dengbej Qasıme Celille birlikte çalıştıklarını aktardı. Radyoda çalıştığı sürece hem müzik kolejinde eğitim alan hem sanat yapanı hem de radyonun teknik işlerini yapan Egîdê Cimo, köy köy gezerek Kürt dengbejlerinin bulduğunu ve radyo kanalıyla onların sesini, sanatlarını kayıt altına aldıklarını dile getirdi.(1)
Erivan Radyosu’nun Kürtlerin varlık mücadelesi verdiği yıllarda kendilerine büyük kapılar açtığını belirten Egîdê Cimo, “Kürdistan’ın dört bir yanında Kürtler ve Kürtçe yasaktı; ama bizim yanımızda yasak değildi. Biz Kürtlerin sesini tüm dünyaya yayıyorduk. Herkes bu sayede Kürtlerin klamlarını dinliyordu. Erivan Radyosu, Kürt müziğinin yolunu açtı ve bu anlamda büyük bir şey oluşturdu. Kürt sanatının yayılması ve Kürtlerin tanınması Erivan Radyosu’yla başladı. Şimdi birçok Kürt bize ‘Biz sizin müziğinizle, sanatınızla, eserlerinizle büyüdük’ diyorlar. Şuana kadar Erivan Radyosu görevini yerine getirdi, şimdi artık başka şeylere görev düşüyor” dedi.
Karapetê Xaco’ya: Aradığım ses sendin Kürt halkının destanlarını, tınılarını köy köy gezerek kulaktan kulağa anlatan birçok dengbejin sesini radyo aracılığıyla dünyaya duyuran Egîdê Cimo, Şaheye Bıro, Karapetê Xaco, Efroye Esed, Aslıka Kadır, Aram Tigran gibi birçok dengbej ve sanatçıyla birlikte müzik yaptığını anlatıyor. Birçok dengbejle birlikte müzik yapan Egîdê Cimo, dinlediği an “Aradığım ses sensin” dediği Karapetê Xaco’yla tanışma hikâyesini şöyle anlattı: “Teyzemin eşinin adı Derviş’ti. Derviş’i gördüğümde ‘sizin oralarda dengbej yok mu’ diye sordum. Ben sürekli olarak dengbej arıyordum. Dengbej bulursam onu radyoya götüreceğim birlikte çalışacağız diyordum. O bana ‘Yeni bir komşum var, Suriye’den gelmiş. Ermenicede konuşamıyor evinde bile Kürtçe konuşuyor. Adı da Karapet’tir. Çok güzel Kürtçe kılamlar okuyor eğer onun sesini duyarsan onu radyoya götürürsün’ dedi. Onların köyüne gittik, Karapet bahçesinde toprağı eşiyordu. Tanıştık, ‘Ben müzisyenim, dengbej arıyorum, iyi Kürtçe kılam okuduğunu duydum.
Seni radyoya götürmek istiyorum. Sesini dünya duysun’ dedim. ‘Hangi kılamı sana söyleyeyim’ dedi. Ben de, ‘Hangi kılamı söylersen söyle, yeter ki ben senin sesini duyayım’ dedim. Lawike Metinî adlı parçayı söyledi ve ben ‘Aradığım ses sendin’ dedim. Sabah erken saatlerdi ve ‘Haydi kalk radyoya gidelim, radyodaki arkadaşlarla seni tanıştırayım ve senin söylediğin eserleri kayıt altına alalım’ dedim. O ise ‘Eğer gideceksek yürüyerek gideceğiz’ dedi. Bulunduğumuz yerden 20 kilometre uzaklıktaydı radyo. ‘Biz bu kadar yol yürüyemeyiz’ dedim. O da ‘Yürüyerek gelmezsen ben gelmem. Yürüyerek gidelim ki sohbet edelim’ dedi. Onun dediğini yaptık. Biz Karapet’in sesini kaydettik. Onun adına çokça kitap çıktı, ondan bahis edilirken beni de anlattılar kitaplarda.”
‘Gramofona gerek yok Oseye Mıho var’
Egîdê Cimo, onun müzik alanında ilerlemesinde katkı sunan ve onu çok etkileyen dengbejlerden birinin Oseye Mıho olduğunu belirterek, “Beni en çok etkileyen ve hiç duymadığım bir sesin sahibi Oseye Mıho’ydu. Ermeni köylerinden Erdeşen’de köyün sürülerini otlatmaya gidiyordu ve o şarkı söylüyordu ben de ona flüt ve mey çalıyordum. Şimdiye kadar öyle bir ses duymamışım. Onun sesi ben de büyük bir etki yarattı. Yeni başlamıştık beraber düğünlere gidiyor şarkılar söylüyorduk, marifetleri çoktu. Gramofonun yeni çıktığı yıllardı, köyden biri gramofon almıştı, ‘Bize gramofon lazım değil Ose bize şarkı söylesin yeter’ dedik. O muradına eremeden erken yaşta ölüp gitti” diye anlattı.
Şimdiki nesilden en beğendiği ismin Nizamettin Arınç olduğunu ifade eden Egîdê Cimo, şunları belirtti: “Profesyonel bir sanatçı, iyi bir şarkıcı, iyi bir bağlamacı, tiyatro ve sinemanın yönetmenliği yapıyor ve çok iyi kaval çalıyor. Kavalın esas sesini o çıkartanlardan biri. Şimdi birçok kişi kaval çaldığını iddia ediyor; ama flüt sesi çıkartıyorlar, onlar flüt çalmak istiyorlarsa flüt çalsınlar. Bir kaç kez yan yana geldik ve arkadaş olduk ona saygı duyuyorum.”
Eskiden Kürt sanatçılarının çok iyi çalıştığını ve Kürt sanatını ileriye taşıdıklarını anlatan Kavalın Miri, “Eskiden bizim sanatımız ilerliyordu; ama şimdi bakıyorum gün geçtikçe geriliyor. Eskiden mecalimiz yoktu; ama şimdi mecal var ama bir şey yapmıyorlar. Sanatçılarımız gayret göstermezlerse sanatta ilerleyemezler. Şimdi konservatuarda çalışan arkadaşlarımız ne kadar prova yaparlarsa, yeni şeyler keşfeder ve üretirler” diye belirtiyor. Erivan Radyosu hakkında bilgiler verdiğimiz makalemizin sonuna gelirken ayrıca detaylı bilgi için Erivan Radyosu Hafızamızdır makalemizi de inceleyebilirsiniz.
Kürtlerin Tanınması Erivan Radyosu’yla Başladı
Yorum Yaz