Kürtlerin kadir gecesi kutlamalarını Kürtler ve Kadir Gecesi Nasıl Kutlanılır? yazısı ile karşınıza getiriyoruz. Bu yazıda Kürtçe Kadir Gecesi Mesajları dışında Kadir Gecesinin sevabı ve Kürtlerin İslamiyeti kabulü gibi bir çok konuya değineceğiz. Kürtler ne zaman İslamiyeti kabul etmişlerdir gelin hep beraber öğrenelim
İçindekiler:
Kadir Gecesi Nedir? İslam dininin inancına göre Kadir gecesi, Kur’an-ı Kerim’in Allah tarafından Cebrail adlı melek vasıtasıyla Peygamber Muhammed’e (s.a.v) vahyedilmeye başlandığı gece olarak bilinmektedir. Ramazan ayının son günlerine doğru denk gelen bu mübarek gece için ‘’Bin aydan daha hayırlı.’’ ifadesi kullanılmaktadır.
Kadir gecesinden, Kadir Suresi’nde bahsedilmektedir. Kadir Suresi ise İslamiyet’in Mekke döneminde inmiştir ve Kur’an’ın 97. suresi olan beş ayetlik bir suredir. Bu sureye Kadir Suresi denilme nedeni Kur’an’ın Kadir gecesinde indirilişinden bahsettiği içindir. Kadir kelimesi şeref ve azamet anlamlarına gelmektedir. İslam’a göre Allah, Kadir gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğunu söylemektedir. Bakara Suresi’nin 185. ayetinde Kur’an-ı Kerim’in Ramazan ayında indirildiği ifade edilmektedir bu nedenle de Kadir gecesinin Ramazan ayının içinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ramazan ayının 27.gecesi genel olarak Kadir gecesi olarak kabul görülmüştür. Fakat Ramazan ayının son on gününün tek gecelerinde ya da son yedi gecesinde de olabileceği ile ilgili farklı rivayetler de vardır. Bu nedenle Ramazan’ın son gecelerini Kadir gecesi olarak değerlendirmek gereklidir.
Kadir gecesi, gecelerin en bereketli olanıdır. Çünkü bu gece yapılan ibadetler kadi gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlıdır. Bu konuyu aydınlığa kavuşturmak üzerine bir ayette şöyle buyurmaktadır:
“Biz Kur’an-ı Kerim’i Kadi gecesi indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin ya dostlar? Bin aydan daha hayırlı geceye Kadir gecesi denir. Cebrail ve melekler Rablerinin izni ile her türlü iş için o gece yeryüzüne iniş yaparlar. Tan yerinin ağarmasına kadar gece bir esenliktir.’’
Kadir gecesi, 27. gece olarak anılsa da aslında Ramazan ayının son on gününde yer alan tekli geceler içindedir. Kadir Suresi ve Duhan Surelerinde bu gece yapılacak ibadetlerin ne denli faziletli olacağı ne denli önemli olduğu anlatılmaktadır. Bu mübarek gecede yani Kadir gecesinde eller semaya açılır. Tüm günahkâr kullar günahlarının affı için Allah’a yalvarır. Kur’an-ı Kerim okunarak nafile ibadetler arttırılır. Çokça istiğfar edilir. En nihayetinde de geçmişte yapılan günahlar af olunması umut edilir.
Kadir Gecesi Sevabı Nedir? Bin ay denilen zaman dilimi 83 sene ve 4 aya tekabül etmektedir. Geçmişte yaşamış salih kimselerin bir yaşam boyu kazandıkları manevi mertebeyi bir gecede elde edebilme fırsatıdır. Bir rivayete göre Sahabilere Resullullah bir kimsenin Allah yolunda bin ay boyunca silâhlı bir şekilde cihat ettiği bilgisini anlatmıştır. Bunu duyunca Sahabiler şaşırmıştır ve kendi amelleri gözlerine az gözükmüştür. İşte tam da bunun üzerine Kadir Suresi indirilmiştir.
Başka bir rivayette ise Peygamber efendimiz (s.a.v) Sahabilere iioğullarından dört kişiden oluşan bir grubun tam olarak seksen sene boyunca hiç günah işlememiş bir şekilde ibadet ettiklerini anlatmışlardır. Sahabiler ise bu olayı hayretle karşılamışlardır. Cebrail Aleyhisselâm gelip, “Ey güzel insan Muhammed, biricik ümmetin o birkaç kişinin 80 senelik ibadeti ile şaşkına döndüler. Allah ondan daha da hayırlısını sana indirmiştir.” diyerek Kadir Suresini okudu ve “İşte bu senin ve tüm ümmetinin hayran kalışından çok daha hayırlı olacaktır.” diye buyurmuştur.
Kadir Suresi’nin bu hadiseler üzerine indirildiği düşünülmektedir.
Öncelikle Kur’an-ı Kerim ilk defa bu gece inmeye başladı. Bu İslam alemi için çok büyük bir gelişmedir. Alak suresinin ilk 5 ayeti de bu gecede indirildi ve Cebrail aleyhisselam sayesinde indirildi. Kur’an-ı Kerim’de bu gece yapılan tüm ibadetlerden bin aydan daha hayırlı olduğu söylenilmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir sohbetinde sahabesine eski dönemde yaşayan bir milletin oldukça uzun bir ömre sahip olduğunu bu yüzden de daha çok ibadet edebilecek olup daha çok sevap kazanabileceğini söylüyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) ve arkadaşları bunu duyup bizim ömrümüz kısa yeteri kadar ibadet edip sevap kazanamayız diye üzülüyorlar. Hal böyle olunca, Cenab-ı Allah Müslümanlara bu geceyi bahşetme kararı alıyor ve bu güzel gecede ibadet edenlerin de bin aydan daha fazla mükafat ile ödüllendirileceğini buyuruyor.
Kur’an-ı Kerim’in bildirdiğine göre yine bu gece için Cebrail aleyhisselam başta olmak üzere diğer tüm meleklerin de bu geceye özgü semadan yeryüzüne inip seher vaktine kadar bizim için dua edip selamet ve esenlik dilediği de yazılmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu geceyi inanarak ve ibadet ederek geçiren bir kişinin günahlarının af olacağını söylüyor. Başka bir hadiste ise Ramazan ayı ile ilgili olarak bu ayın kıymetinin ve faziletinin Kadir Gecesine bağlı olduğunu anlatacak tarzda ifadeler yer almaktadır.
Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır çünkü melekler ve ruh (Cebrail veya Ruh adındaki melek) bu özel ve kıymetli gecede, Rablerinin izni sayesinde her türlü iş için semadan iner ve bu gece tan ağarana kadar bir esenlik bizle kalır.
Kadir gecesinin aslında bir diğer anlamı da hüküm gecesi demektir. Duhan Suresinde bu hükümlerin neler olduğu açıklanmaktadır. Kadir Gecesi için takdir gecesi demek de mümkündür.
“Kadr” kelimesi incelendiğinde aslında “tazyik” manasının da olduğu görülmektedir. Buna göre o gece semadan inip yeryüzüne gelen o kadar çok melek vardır ki dünya onlar için daracık kalır. Bir hadiste şöyle buyurulmuştur; “O gece semadan yeryüzüne inen meleklerin sayısı o kadar çok fazladır ki yeryüzündeki çakıl taşlarının sayısından bile daha fazladır.”
Kadir Gecesinin Ramazan’ın tam olarak hangi gecesine denk geldiği konusunda oldukça fazla rivayet vardır. Fakat Ramazan’ın son on gününde olduğuna olan inanç büyüktür. Bazı hadis-i şeriflerden 27. gecesine denk geldiği bildirildiği için de Ramazan ayının 27. gecesi Kadir gecesi olarak kutlanılmaktadır. Bunun sebebi “Onu Ramazan’ın yirmi yedinci gecesinde arayınız.” hadisinden yola çıkarak söylemek mümkündür.
İşte tüm bu rivayetler ışığında, İslam alimleri Kadir gecesini Ramazan ayının yirmi yedinci gecesi olarak kabul etmiş ve Müslümanlar için bu gece ibadetlerle dolacak en önemli gecelerden biri olmuştur.
Müminlerin bu güzel ve kıymetli gecenin faziletinden faydalanabilmek için bol bol ibadet etmesi gerekmektedir. Uyku ve istirahat ile geçirmemeye çalışmak önemlidir. Çünkü bu gecede okunan her bir Kur’ân harfi için tam olarak otuz bin sevap verilmektedir. Diğer ibadetlerin sevabı da en az bu ibadette olduğu kadar artış göstermektedir.
Türkiye sınırları içerisinde yaşayan Kürtlere Türkiye Kürtleri denilmektedir. Daha yoğun olarak Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde yaşıyor olsalar da tüm ülkede yaşadıkları söylenmektedir. Osmanlı döneminde Kürtlerin çoğu Konya, Kastamonu, Ankara, Kırşehir, Nevşehir ve Aksaray gibi İç Anadolu’nun köylerine yerleştirilmişlerdir. Cumhuriyet döneminde ise İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Mersin, Gaziantep, Samsun, Tokat, Amasya ve Bursa gibi Türkiye’nin birtakım başka kentlerine göç etmişlerdir. Toplam nüfusları ülke nüfusunun %15-%18’ini oluşturacak şekildedir ve Türkiye Kürtlerinin yaklaşık olarak nüfusu 12.500.000 ila 15.000.000 arasında değişmektedir.
Doğu Anadolu Bölgesi’nde birtakım Kürt Aşiretleri ve Türkmenler 10. yüzyıldan beri beraber bir şekilde yaşamaktadır. Bölgedeki Kürt aşiretleri ve Türkmenler Selçuklu Dönemi, Akkoyunlular ve Karakoyunlular Dönemi, Safevî Dönemi daha sonra da Osmanlı İmparatorluğu Dönemininde hep beraber olmuşlardır. Örneğin; Akkoyunluların başkenti Diyarbakır olarak yerleşke kurmuşlardır. Kürtler de bu devlette hükümdar Uzun Hasan’ın sarayında görevler alarak kendilerine bir yer bulmuşlardır. Bürokrasi ile askeri teşkilatta beraberlik sağlamışlardır.
İran halklarından olan Kürtlerin tarihiyle ilgili olan araştırmalarda ise; Ortadoğu’da kurulan Sadakiyan, Aisaniler, Şeddadiler, Kakuyiler Revvadiler, Hasanveyhiler, Annaziler, Mervaniler, Hezarhespiler, Eyyubiler, Zend Hanedanı devletlerinin görülmüştür ki bu devletlerin kurucuları Kürtler olabilir.
Bunlar dışında Kürtlerin Osmanlı ile bağlantısını inceleyecek olursak; 1514 yılında, Yavuz Sultan Selim ile 23 Kürt beyliği arasında bir anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşma da Kürtlere tanınan bir çeşit “muhtariyet” belgesi diyebilmek mümkündür.
Bu anlaşmaya göre:
Bunlar dışında Devlet İstatistik Enstitüsü (2005’ten sonra ‘Türkiye İstatistik Kurumu’ olarak değişen kurum.) tarafından 1965’te yapılan Genel Nüfus Sayımına göre Türkiye nüfusu 31.391.421 idi. Bu nüfusun da 2.370.233’ünün anadilinin Kürtçe olduğu belirlenmişti. İkinci dili dahil Kürtçe bilen ve konuşabilen toplam kişi sayısının da 2.820.231 olduğu belirlenmişti. Tüm bunlar dahilinde Kürtçenin anadil ve ikinci dili olarak geçtiği kişi sayısına bakıldığında toplam nüfusun yüzde 8,98’ine tekabül ettiği görülmüştür.
Peki Kürtler tam olarak ne zaman Türkiye sınırlarına geldiler diye inceleyecek olursak; Aslında anayurtları Zağros dağlarının etekleridir. Kürtler, tarihi olarak İran’ın batı ve kuzeybatısında, Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda, Irak ve Suriye’nin kuzey ve kuzeydoğusunda, Ermenistan’ın güneyinde ve Azerbaycan’ın güneybatısında yaşamışlardır. Günümüzde de aynı ülkelerde hala varlığını sürdüren toplulukları mevcuttur. Ayrıca Rusya, Gürcistan, Afganistan ve Orta Asya ülkeleri ile Lübnan ve Ürdün başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yerleşik bir şekilde o ülkelerde yaşayanlar olarak Kürt nüfusu bulunmaktadır.
1950’ler ve sonrası itibariyle küresel ölçekte meydana gelen yoğun kentleşme ve uluslararası göçten Kürtler de etkilenmiştir. Geleneksel yaşam alanlarının dışına çıkıp daha farklı ve geniş coğrafyalara yayılmışlardır.
Aslında ne yazık ki Kürtlerin tarihi ve kültürü hakkındaki bilgiler oldukça kısıtlı ve yetersizdir. Çünkü Kürtler hakkında detaylıca ve yeterince yapılmış bilimsel çalışma pek yoktur. İslam tarihi kitaplarından yapılan araştırmalar ışığında İslamiyet ve Kürtlerin ilişkisi hakkında birtakım sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırma sonunda İslam milletlerinin; Kürtler, Arap, Fars ve Türkler olduğu görülmüştür. Yani Kürtler İslam milletlerinden biridir.
Kürtler 7. yüzyıldan itibaren Cibal, Ermeniyye ve Azerbeycan çevresinde yaşamış bir topluluktur. O dönemlerde Kürdistan ismini kullandıkları bir devlet yoktur. Kürtler, İslâmiyet öncesinde Sâsâni İmparatorluğunun egemenliği altında yaşamış bir topluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Hz. Ömer dönemi itibariyle Kürtler Müslümanlarla karşılaşmışlardır. Farslarla birlik olup o dönemlerde Müslümanlara karşı savaşmışlardır. Farsların yenildiği gibi Kürtler de İslam ordularına karşı yenilmişlerdir. Kürtlerin İslam’a geçişi Dört Halife Devrinde gerçekleşmiştir ve Kürtlerin büyük çoğunluğu Müslümanlık dini altına girmişlerdir.
Kürtler Müslüman olmaları sebebiyle İslam ümmetinin bir parçası olmuşlardır ve İslam kültür-medeniyeti içinde yer alan bir topluluk olmuşlardır. Ancak Kürtlerin medeniyet gelişimine katkıları azdır çünkü dağlık kesimlerde yaşamaları, aşiret halinde olmaları ve göçebe bir yaşam sürmeleri sebebindendir. Kürtlerin oldukça fazla kesimi Müslümandır. Bu Müslüman kesimin pek çoğu da Ehl-i Sünnet mezhebine içerisinde yer alır. Az bir kısmıysa Şii ve Harici olmuştur. Kürt aşiretler askeri ve siyasi bir güç olduğundan Abbasiler ve emeviler döneminde ya devletin kolluk kuvveti olup devletin yanında yer almışlardır ya da devletin karşısında olup devlete karşı zaman zaman isyanlar çıkarmışlardır.
Abbasi devleti zayıflayınca Kürtler fırsattan istifade küçük beylikler ve hanedanlar kurmuşlardır fakat bu fazla uzun sürmemiştir. Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey devri itibariyle Kürtler Selçuklu hakimiyetine girmişlerdir.
Kürtlerde din kavramını incelediğimizde tarihte büyük bir yolculuğa çıkmak gerekmektedir. İslamiyetten önceki resmi dini Zerdüşlük olan Sasani İmparatorluğu egemenliğinde olan bölge Kürtlerin yaşadığı bölgeydi. Bu olayların öncesine gidilecek olunduğunda ise Partlar devrinde Hıristiyanlığı yaymak isteyen bazı kişiler burada birtakım Musevi Kürt gruplarına rastlamıştır.(1)
II. Şapur döneminde harabiyete uğrayan Hristiyanlar, ancak 5. yüzyılda tekrar örgütlenebilmişlerdir. Bu örgütlenme sonrası ise Kürtler’i Hristiyanlaştırmak için piskoposlar göndermişlerdir. Kürtler, dini bakımdan incelendiğinde oldukça heterojen bir halktır. Kendi aralarında birçok farklı dine mensup grupla karşılaşmak mümkündür. Fakat Kürtlerin yüksek çoğunluğu Sünni Müslümandır. İslamiyet’in ortaya çıkması sayesinde Kürtlerin oldukça fazla kesimi Müslüman olmuştur.
Kürtler arasında Müslümanlık yaygın bir din olduğundan elbette Kürtler de kadir gecesini kutlamaktadırlar. Ara ara bu tarz gecelerde Kürtçe mevlüt okunarak mevlütler verilir, ara ara da çeşitli yemek ve tatlılarla bu tarz kutsal geceler hayırla yad edilir. Teknolojinin gelişmesi ve global bir dünyaya geçilmesi ile maalesef bu tarz etkinlikler günümüz dünyasında şehirdeki hayatta pek yapılmamaktadır. Yalnızca kırsal kesimdeki Kürtler arasında bu tarz etkinlikler görülür.
Asimilasyonun etkisiyle Kürtler arasındaki Kadir gecesi ya da Kandil günlerindeki kutlama mesajları Türkçe dilini kullanarak da yazılabilmektedir. Fakat elbette Kürtçe olarak da yapılan ve yazılan, gönderilen mesajlar da vardır.
Kürtçe kadir gecesi sözleri hakkında bilgiler verdiğimiz yazımız için ayrıca Kürtçe Kadir Gecesi Mesajları yazımıza bakabilirsiniz. Kadir gecesinin önemi Kürtler içinde elbette ki bakidir. Bu gecenin önemini Kürtçe şu şekilde ifade etmek mümkündür;
Kadir Geceniz Kutlu Olsun.
****
“Şeva We Ya Leyletûl Qedrê Pîroz Be”
Kürtlerde Kadir Gecesi Nasıl Kutlanılır? Kürtçe Kandil Sözleri 2022
Yorum Yaz