Kürtler tarafından en sevilen şairlerin başını çeken Feqîyê Teyran hakkında bilgiler vereceğimiz Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Şiirleri başlıklı makalemizle bugün sizlerleyiz. Bu makalemizde Feqîyê Teyran şiirleri ile beraber Feqîyê Teyran kitaplarını içeren birçok bilgiye ulaşmanız mümkündür. Özellikle Ey Av û Av Şiiri ile bilinen Feqîyê Teyran’ın bu şiir dışında Kürtçe Hikayerleri de sevilerek okunmaktadır. Feqiyê Teyran Hikayeleri birçok Kürt çocuğunun eğitimine katkı sağlayacak Kürtçe Hikayelerden oluşmaktadır.. Gelin hep beraber bu değerli Kürt Şairi tanıyalım.
İçindekiler:
Feqıye Teyran, hem en önemli Kürt şairlerinden biri olup, hem de aynı zamanda büyük bir İslam bilginidir. Bu makalemizde Feqiye Teyran Biyografisi hakkında bilgiler elde edeceğiz. İslami kaidelere bağlı bir aile içinde büyümüş olan Feqıyê Teyran, dini A dan Z ye hakkını vererek yaşamış olan bir zattır. Doğduğu yıl şaibeli olmakla beraber eserlerinde bahsettiğine göre Hicri 971’de doğmuştur.
Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Miladi takvime göre bu tarih 1561’e denk gelir. Bir şiirinde şiiri yetmiş yaşında olduğunu ve hicretin üzerinden tam olarak 1041 yıl geçtiğini belirtir. Hakkari’nin Muks Köyü’nde doğan Teyran, Van’ın Bahçesaray ilçesine bağlı olan topraklarda dünyaya gelmiştir. Asıl ismi dörtlüklerinde de yer aldığı üzere Muhammed’tir. Soylu bir ailenin çocuğudur olan Teyran’ ın dedeleri Osmanlı devletinden alınan “Mirlik” unvanının sahibidir.
Feqıye Teyran Cizre’ye giderken bir papazla karşılaşır ve ahbaplık eder. Yorulduklarında dinlenmek üzere bir ağacın gölgesine otururlar. O sırada iki kuş gelerek ağacın dallarına konar. Kuşlar ötüşerek birbirleriyle konuşmaya başlar, bunun üzerine FeqiyeTeyran gülümser.
Papaz sorar neden gülüyorsun diye. Teyran bu gülümsemenin adetten olduğunu söyleyerek geçiştirir. Ama papaz ısrar eder ve ‘her gülmenin bir sebebi vardır, sebepsiz yere gülünmez’ der.
Teyran; “dediğin gibi ama neden güldüğümü sana söylersem bana ihanet edebilirsin ” der. Papaz duyacağı şeyi hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz verir.
Teyran; “Ben kuşların dilinden anlıyorum, ağacın üzerindeki kuşlar az önce benim Cizre’de çok acı çekeceğimi söyledi, ben de bu yüzden güldüm” der. Papaz hiç sesini çıkarmaz ve yola devam ederler.
Cizre’ye geldiklerinde Teyran Feqi ‘Medresa sor’ a, papaz ise kiliseye gider. Kilisede halk toplanmıştır ve büyük bir telaş içindedir. Papaz kalabalığın konuşmasına kulak kesilir. Falcı bir kadın kilisenin toprağına gömülü bir hazinenin varlığından söz etmektedir. O sırada Cizre’nin Miri de hazine arayanların içinde bulunmaktadır. Papaz Cizre Mir’inin yanına giderek, yolda karşılaştığı Tayran Feqi’nin doğa üstü güçlerinden söz eder ve hemen Teyra’n ı yanlarına çağırarak ona gizli hazineden bahis ederler.
Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Teyrani şöyle der: “Ben hazineyi çıkarırım fakat kendi payımı da istiyorum”. Mir Teyrani’ nin bu şartını kabul eder. Teyrani bir avuç yem alarak kiliseye döker. Kuşlar gelip yemi yer ve şöyle derler “Bu yemi buraya kim döktü, hazine için bu yemi buraya Teyrani dökmüş’
Teyrani kuşlara sorar; ‘sen hazinenin nerde olduğunu biliyor musun?’ Kuş; ‘ Evet biliyorum sabah güneş doğduğunda hangi taşa vurursan hazine o taşın altındadır’ der…
Teyrani güneşin doğuşuyla beraber sabahın erken saatlerinde kalkıp kiliseye gider ve işaret edilen taşı tespit eder. Ardından da Mir’e bu yaşananları anlatır. Taş kazılır ve içinden gerçekten de büyük bir hazine çıkar. Mir, Teyrani’ye dönerek sorar: “Sen ne kadar istiyorsun?” der.
Teyrani;’: “Papazın başının ağırlığı kadar altın istiyorum” diye cevap veriri. Mir: “Papazın başının ağırlığını bilmemiz için onun başını kesmemiz gerekir” diye cevap verir. Teyrani ise : “Öyleyse kesin” der. Ardından Papazın kafasını keserler ve teraziye koyarlar, diğer kefeye kalan bütün altınları koysalar da papazın kafası ağır çeker.
Bu durum karşısında Mir, Teyrani’ye dönerek “sen bunu biliyordun” der.
Onlara bir ders vermeyi amaçlayan Teyrani ise altınları ortadan kaldırarak kefeye toprak koyar. Bunun ardından papazın kellesinin havaya kalkar. Bunun üzerine Teyrani : “Mirim ben altın istemedim, altınlar sizin olsun, benim amacım sizlere insanların gözünün ancak toprakla doyduğunu göstermektir” der.
Eserlerinde sıklıkla Kürt edebiyatından, hadislerden söz eden Teyrani, iyi bir medrese eğitim almıştır. Musk’te, Hizan’da, Cizre ve Fınık’gibi dini merkezlerde İslami eğitimler alan Teyrani, o kadar çok yer gezmiştir ki bu yüzden de adı “Gezgin Feqi” olarak anılır. Tüm yaşamını hayatını okuma, yazma ve araştırmayla geçirmiş olsa da eserleri ne yazık ki günümüze ulaşamamıştır. Aslında o kadar çok eser meydana getirmiştir ki belki de Kürt tarihinde onun kadar eser meydana getirmiş başka bir kişi dahi olmayabilir.
Günümüze Dek Ulaşmış Ve Bilinen Teyrani Eserleri
FeqiyeTeyran şiirlerinde; halk dilini kullanırken aynı zamanda rahat ve temizdir bir lisan kullanır. Ayrıca Şiirlerin konularıysa büyük bir zenginlik içerir. Ama çoğunluğu toplum ve tarihi olaylar üzerine yazılmıştır. Yanı sıra Allah, din, Peygamber, inanç konusunda yazılmış olan tasavvufi şiirleri de çoğunluktadır.
FeqiyeTeyran mutasavuf bir aşk şairidir. Teyrani için bir anlamda Melayê Cıziri’nin çağdaşıdır da diyebiliriz. Mela onun hem hocası, hem de can yoldaşıdır. Bazı kaynaklarda ise Feqiye Teyran’ın yaşça Mela’dan büyük olduğu söylenir. Örneğin eserlerinin kaynaklarına göre Feqıyê Teyran’ın “İro Gırya Me Tê” isimli eserinde; Miladi: 1640 yılında Melayê Cızirî vefat etmiştir. Feqıyê Teyran ise Muks’a olan bağlı Werezoz köyünde 80 yaşına kadar yani ölümüne dek kalmıştır.
FeqiyeTeyran, uzmanların açıklamalarına göre kuşların hocası, olarak anılır. Feqiye Teyran ne demek Kürt alim, şair, mutasavvıf dengbej mahlası olan Teyran’nın adından Yaşar Kemal, ‘karıncanın su içtiği’ romanının 8. bölümünde masalsı bir dilde söz eder.
Yaşar Kemal’in eserinde; FeqiyeTeyran, Kürt emirinin oğludur. Feqi, masalda unvanı ve emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adar. Bu amacı için yıllarca Mezopotamya’da ayak basmadık yer bırakmaz. Aradığı kuşu bulmak için ziyaret etmediği köy, kasaba bırakmaz. Kuşu bulmak için sorulmadık belde kalmaz. Herkes gizemli ve mucizevi bir anka kuşundan söz etmektedir. Neredeyse sayısız insan bu kuşu bulmak için yola çıkmış ve kayıplara karışmıştır. Tüm halk, en iyi dileklerini sunarak Teyran’a azık, giysi ve döşek verir. Feqi yıllarca bu kuşu arar ve günlerden bir gün mavi bir kuş görür. Ardından ak bir kuş daha görür. Bu kuşlar onun etrafında 3 kez dolaşır, daire çizer ve gözden kaybolur. Sonunda herkesi ışıl ışıl parlaklığıyla kör eden kuşları bulan Teyrani, bulduğu bu kuşları heybesine alarak toplar. Herkesi kör eden bu kuşlar feqiyi kör etmez hatta onun içini ışıkla doldururlar ve bu olayın sonunda Feqi’nin yüreği mutlulukla dolar.
İnsanüstü sabrıyla kuşların mucizesine vakıf olan Feqi, onları anlayarak hisseder ve onlarla arkadaş olur. Ardından nicedir aradığı anka kuşunun sesini duyar. Bu öyle bir sestir ki Feqi şaşkınlıktan taş kesilir. Hayatında böyle güzel ses duymadığını fark eder.
Masalda gelinen bu son nokta ermişlik mertebesidir. Burada dengbejliğe geçilerek kaval ve saz arayışı başlar. Feqi, kendisi için aradığı sade ve gösterişsiz olan kavalı bularak kendisine layık bulunur. Aynı zamanda ünü tüm Mezopotamya’ ya yayılmıştır. Her gittiği yerde mucizevi sesiyle adeta kavalını anka kuşunun sesinin tınısıyla çalar. Dünya üzerinde bu hiç duyulmamış kadar güzel olan besteleri duyan herkes hayranlıktan put kesilir. Aradan yıllar geçer ve Feqi babasının konağına döner. Artık Feqi; yaş almış, hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır. Kısacası artık o bir ermiş kişidir. Sonunda ölüm vakti gelip çatar. Yeryüzünde ne kadar kuş varsa Teyran’ ın etrafında toplanır. O sırada kimsenin göremediği ışıl ışıl beyaz bir kuş Feqi’nin yanına gelir. Feqi’nin etrafında 3 kez dönerek daire çizer ve bu esnada Feqiye Teyran hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Derler ki; ‘ şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir hazreti Süleyman vardır, bir de Feqiye Teyran…
Feqîyê(Feqiye) Teyran Kimdir? Hayatı, Eserleri ve Şiirleri
Yorum Yaz